sayfa içeriği
  • https://www.facebook.com/MaddiTazminat/
Ana Başlıklar


Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam163
Toplam Ziyaret737945
Site Haritası

Bilirkişinin Yetkileri

BİLİRKİŞİNİN YETKİLERİ

Bilirkişinin temelde dört adet yetkisi bulunmaktadır. Bunlar, ücret ve giderlerin ödenmesini talep yetkisi, çekinme yetkisi, bilgi alma yetkisi ve inceleme konusunu teşkil eden nesne yahut kişi üzerinde bazı tasarruflarda bulunabilme yetkisidir[1].

Ücret ve Masrafları Talep Yetkisi

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 283’üncü maddesi uyarınca bilirkişiye, sarf etmiş olduğu emek ve mesaiyle orantılı bir ücret ile inceleme, ulaşım, konaklama ve diğer giderleri ödenir. Keza söz konusu hükümde ayrıca bilirkişinin ücretinin Adalet Bakanlığı’nca her yıl güncellenecek bir tarifeyle düzenleneceğinden söz edilmektedir.

Son bilirkişi ücret tarifesi[2] 1 Ekim 2016 tarih ve 29844 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu tarifede bilirkişilere ödenecek ücretler mahkemelere göre sınıflandırılmıştır. Buna göre,

a) Sulh hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için                               165,00 TL

b) İcra hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için                                165,00 TL

c) Asliye hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için                              275,00 TL

ç) Aile mahkemelerinde görülen dava ve işler için                                         220,00 TL

d) İş mahkemelerinde görülen dava ve işler için                                           220,00 TL

e) Kadastro mahkemelerinde görülen dava ve işler için                                  220,00 TL

f) Tüketici mahkemelerinde görülen dava ve işler için                                    165,00 TL

g) Fikrî ve sınai haklar hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için           330,00 TL

ğ) Asliye ticaret ve denizcilik ihtisas mahkemelerinde görülen dava ve işler için 330,00 TL

ücret ödenecektir. Ancak yine tarifenin 7’inci maddesine göre hâkim işin mahiyetine göre tarifede belirtilen ücretleri artırabilir veya azaltabilir.

Taraflardan birinin bilirkişi deliline dayanması hâlinde, bilirkişi ücreti de o kişiden alınır. Nitekim HMK m. 324/I uyarınca taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Şayet ilgili taraf süresi içerisinde öngörülen avansı yatırmazsa, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde ilgili taraf bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaktır (HMK m. 324/II).

Yukarıda açıklandığı üzere, mahkemece re’sen de bilirkişiye müracaat edilebilir. Bu takdirde mahkeme ücretin taraflardan birince veya her ikisi tarafından bir haftalık kesin süre içerisinde avans olarak yatırılmasına karar verebilir. Şayet taraf/lar verilen süre içerisinde gerekli avansı yatırmazsa, HMK m. 325 uyarınca ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazine’den ödenmesine hükmedilir.

Çekinme Yetkisi

Bilirkişiler, tanıklıktan çekinme sebeplerine veya mahkemece kabul edilebilecek diğer bir sebebe dayanarak bilirkişilik görevini ifadan kaçınabilir (HMK m. 270/II)[3]. Söz konusu bu çekinme yetkisi bilirkişinin tarafsız olarak görevini ifa etmesini güvence altına almayı amaçlamaktadır.

Tanıklıktan çekinme sebepleri HMK m. 247 ila 250’nci maddeler arasında üç grup altında düzenlenmiştir:

  • Kişisel nedenlerle çekinme,
  • Sır nedeniyle çekinme,
  • Menfaat ihlali tehlikesi nedeniyle çekinme.

Bilirkişi açısından bu maddelerde yer alan sebeplerden birisi bulunmasa bile, bilirkişinin tarafsızlığını etkileyebilecek başkaca bir sebep mahkemece kabul edilirse, bilirkişi, görevi ifadan çekinebilecektir.

Bilgi Alma Yetkisi

Bilirkişinin görevini sağlıklı olarak yürütebilmesi için olmazsa olmaz bir diğer yetkisi de bilgi alma yetkisidir. Bilirkişinin özel veya teknik bilgisini aktarması, buna dayalı olarak bir çıkarımda bulunması yahut bir vakıayı tespit edebilmesi için, öncelikle somut olayın koşullarına vakıf olması gerekir.

HMK m. 278/II’de bilirkişinin bilgisine başvurulan konuda tereddüde düşmesi durumu düzenlenmektedir. Buna göre, bilirkişi, görev alanı veya sınırları hakkında tereddüde düşerse, bu tereddüdünün giderilmesini, her zaman mahkemeden isteyebilir.

Keza bilirkişi eğer ihtiyaç duyarsa, HMK m. 278/III uyarınca mahkemenin de uygun bulması kaydıyla, tarafların bilgisine başvurabilir. Taraflardan birinin bilgisine başvurulacağı hâllerde, mahkemece bilirkişiye taraflardan biri bulunmaksızın diğerinin dinlenemeyeceği hususu önceden hatırlatılır. Bilirkişinin tarafsızlığından şüphe edilmemesini sağlamak adına bu hatırlatma önem taşır.

Ayrıca bilirkişi HMK m. 275/II uyarınca incelemesini gerçekleştirebilmek için, bazı hususların önceden soruşturulması ve tespiti ile bazı kayıt ve belgelerin getirtilmesine ihtiyaç duyuyorsa, bunun sağlanması için, bir hafta içinde kendisini görevlendiren mahkemeye bilgi verir ve talepte bulunur.

İnceleme Konusunu Teşkil Eden Nesne Yahut Kişi Üzerinde Bazı Tasarruflarda Bulunma Yetkisi

Bilirkişinin HMK m. 278/IV uyarınca oy ve görüşünü açıklayabilmesi için bir şey üzerinde inceleme yapması zorunlu ise, mahkeme kararı ile gerekli incelemeyi yapabilir. Örneğin, uyuşmazlık konusu tablonun orijinal olup olmadığını bilirkişi ancak tablo üzerinde inceleme yaparak anlayabilir. Yahut uyuşmazlık konusu projenin sözleşmede öngörülen kısmının tamamlanıp tamamlanmadığının tespiti için bilirkişinin inşaat alanına bizzat gidip inceleme yapması gerekebilir. Veyahut bir kimsenin ayırtım gücüne sahip olup olmadığının belirlenmesi için ilgili kişiyi muayene edebilir. Bu işlemlerin icrası sırasında taraflar da hazır bulunabilir.

 



[1] Tanrıver. 939-945.

[2] Tarife aynı zamanda, ihtiyari dava arkadaşlığının söz konusu olduğu hallerde (Medeni yargı açısından “seri dava” diye bir şey yok, galattır, uygulamada zikredilen ifade vekalet ücreti sebebiyle daha sonra AAÜT’ne girmiştir, bu şekilde tarifelerde yer bulmaya başlamıştır, ancak medeni yargılamada onu karşılayan terim “ihtiyari dava arkadaşlığı”’dır. Davacı veya davalı tarafta, aynı taraf rolüne sahip birden fazla kişi olmasını ifade eder.) ücretten her halükarda indirim yapılacağını öngörmektedir.

 

[3] Bu konuda ayrıca bakınız: Yukarıda “Tarafsızlık”.