sayfa içeriği
  • https://www.facebook.com/MaddiTazminat/
Ana Başlıklar


Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam86
Toplam Ziyaret737868
Site Haritası

İdarenin Sorumluluğunu Gerektiren Zarar

İdarenin sorumluluğu gerektiren bir zarardan söz edilebilmesi için idarenin doğrudan ya da dolaylı olarak bu zarara neden olan bir eylem ya da işleminin olması gerekir.. Bu eylem ya da işlemin bir kusura dayanması durumunda hizmet kusurundan söz edildiğini söylemiştik. Bu eylem ya da işlem hiçbir kusura dayanmasa bile idarenin kusursuz sorumluluğu olabileceğinden de bahsetmiştik. Eğer zarar ile idarenin eylem ve işlemi arasında bir nedensellik bağı kurulamıyorsa, idare zarardan sorum tutulamayacaktır.

a.     Zararın Nitelikleri

Peki, zararın nitelikleri neler olmalıdır? Tazmin edilebilmesi için zararın bazı niteliklere sahip olması gerekir. Bunlara göz atarsak:

       (1)  Zarar Kesin ve Gerçekleşmiş Olmalıdır

Eğer ortada gerçek bir zarar yoksa açılan davalar reddedilecektir. Ayrıca, gelecekte oluşacak zararın da tazmini gerekmez. Zarar bir kimsenin malvarlığı veya şahıs varlığında hukuka aykırı olarak meydana gelen değişimdir. Bu zarar, mal varlığında genellikle iradesi dışında azalma olarak ortaya çıkmakta, şahıs varlığında ise özellikle ölüm ya da bedensel bütünlüğünün ihlali şeklinde gerçekleşmektedir. Bazı durumlarda gerçekleşen zararın yanında ilerde doğacak zararlar da dikkate alınır. Şahıs varlığına verilen zararlarda örneğin, oluşan zarar sonucu bir uzvunu kaybeden kişinin olay anındaki zararlarının yanında, uzvunu kaybetmesinden dolayı gelecekte yaşayacağı zorluklar da "efor kaybı" olarak dikkate alınır. Ayrıca, uzuv kaybından dolayı ilerde ekonomik olarak maruz kalacağı mahrumiyet de dikkate alınır. Malvarlığına verilen zararlarda örneğin, sulama barajı inşası sonucunda taşınmazı sular altında kalan malikin zararı tazmin edilir.

       (2)  Zarar Belli Kişileri Etkileyecek Şekilde Özel Olmalıdır

Eğer zarar toplumun tümünü etkileyecek şekilde bir kamu külfeti şekilde ortaya çıkan genel bir zarar olursa tazmini gerekmez. Zararın tazmin yükümlülüğünün oluşabilmesi için belli kişi ya da kişileri etkileyen özel bir zarar olması gerekir. Zararın özel olmasından bir başka maksat ise olağan dışı olması gerektiğidir. Olağan, sıradan, herkesin başına gelebilecek zararın da tazmini gerekmeyebilir.

       (3)  Zarar Maddi ya da Manevi Olabilir

Maddi zarar denildiğinde kişinin malvarlığına verilen zarar sonucu uğradığı kayıp anlaşılır. Manevi zarar ise biraz daha karmaşıktır. Manevi zararlar, maddi etkileri olan manevi zararlar ve maddi etkileri olmayan manevi zararlar olarak tasnif edilebilir. Kişinin bedensel bütünlüğüne verilen zararlar maddi etkileri olan manevi zararlara örnek verilebilir. Kişinin istemediği, zorunlu olmadığı halde inançlarına ters düşen bir şeyi yapmaya zorlaması ise maddi etkileri olmayan manevi zararlara örnek olabilir. Maddi zararlar sonucunca kişinin nasıl mal varlığında kayıplar oluşuyorsa, manevi zararlarda da kişinin ruhsal varlığında zararlar oluşur. Bir yakının ölümü nedeniyle kişinin derin elem ve keder içinde olması gibi. İdari yargıda hem maddi zararlar ve hem de manevi zararlar, para ile tazmin edilerek karşılanmaya çalışılır.

b.    Zarar Sonucu İdarenin Sorumluluğunu Ortadan Kaldıran Nedenler

İdarenin tutum ve davranışı ile zarar arasındaki nedensellik bağını ortadan kalması durumunda, idarenin sorumluluğu da ortadan kalkar. Bazen bu etkenler idarenin sorumluluğunu tümden ortadan kaldırmaz, belli bir bölümünü de ortadan kaldırabilir.

       (1)  Zorlayıcı Nedenler- Mücbir Sebepler- Önlenemeyen Haller

Zorlayıcı Nedenler, Mücbir Sebepler veya Önlenemeyen Haller tıpkı özel hukuktaki gibi idari hukukta da zarar ile idare arasındaki nedensellik bağını kestiğinden, idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırır. Bunlara, deprem, sel örnek verilebilir. Bunlar önceden kestirilemeyen, önlenmesi imkânı olmayan, karşı konulamayan, doğal olaylardır.

       (2)  Beklenmeyen Durumlar

Zorlayıcı nedenler ile beklenmeyen durumlar arasında ayrım yapılmasının idarenin kusursuz sorumluluğu anlamında önemi vardır. Her iki durumda da kişi önceden bilmediği, iradesi dışında, önlemesi imkânı olmadığı bir durumla karşı karşıyadır. Buradaki fark, zorlayıcı nedenlerle meydana gelen olay idarenin eyleminin dışında; beklenmeyen durumlarla meydana gelen olay idarenin eylemi içindedir. Teknik bir arızadan dolayı zararın oluşması, aracın lastiğinin patlaması, elektrik kontağından yangın çıkması gibi olaylar beklenmeyen duruma iyi birer örnektir. İdare burada hizmet kusuru olmadığını savunabilir ancak, kusursuz sorumluluktan dolayı tazminata mahkum edilecektir.

      (3)  Zarara Uğrayanın Kusuru - Müterafik Kusur

Zararın, zarara uğrayanın tutum ve davranışı sonucu oluşması durumunda somut olayın durumuna göre idarenin sorumluğu ya ortadan kalkar ya da idare kısmen sorumlu olur. Bu durum hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk için geçerlidir. Zarar görenin tutum ya da davranışı zarar ile idare arasındaki ilişkiyi kesecek nitelikte ise idare sorumluluktan kurtulur. Zarar görenin tutum ve davranışı zararı oluşturan birden fazla etkenden birisi ise bu durumda idarenin sorumluluğu azalır. İdarenin tazmin edeceği zararın miktarı zarar görenin kusuru (müterafik kusur) oranında azaltılır.

       (4)  Üçüncü Kişinin Kusuru

Oluşan zarara üçüncü kişinin davranışı nedeniyle katılması durumunda idarenin sorumluluğu etkilenir. Somut olaya göre üçüncü kişinin kusuru, idare ile zarar arasındaki nedensellik bağını kesiyorsa, idarenin sorumluğu ortadan kalkar. Üçüncü kişinin kusuru, zarar etki eden birden fazla etmenden biri ise idarenin sorumluluğunu belli ölçüde azaltır. Bu ölçü için somut olaya bakmak gerekir.

Kusursuz sorumlulukta durum farklılaşır. Üçüncü kişinin zarar karışmış olması idareyi sorumluluktan kurtarmaz. Ancak, idare zararı tazmin ettikten sonra kusuru ölçüsünde üçüncü kişiye “rücu” etme olanağına sahiptir.