sayfa içeriği
  • https://www.facebook.com/MaddiTazminat/
Ana Başlıklar


Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam361
Toplam Ziyaret828366
Site Haritası

Destekten Yoksun Kalan Hak Sahiplerinin Belirlenmesi

Destekten yoksun kalma tazminatı için destekle arada bir akrabalık, miras bağı, kanuni ya da akdi bir bakma sorumluluğu gerekmez. Yani desteklik hukuki bir ilişki değil, fiili bir durumdur. Hesaplamada en çok karşımıza çıkacak destekten yoksun kalanlar şunlardır:

Desteğin Eşi

Yeni medeni kanunla beraber ailede reis kavramı yerini birlikte yönetime bırakmıştır. Bu nedenle eşlerin karine olarak birbirinin desteği olduklarını kanıtlamaları gerekmez. Aksi yönde bir iddiada bulunan bunu ispatla yükümlüdür.

Desteğin Çocukları

4721 sayılı Türk Medeni Kanuna göre anne baba çocuklarının fiili desteğidir.

MK Madde 327- Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.

Ana ve baba, yoksul oldukları veya çocuğun özel durumu olağanüstü harcamalar yapılmasını gerektirdiği takdirde ya da olağan dışı herhangi bir sebebin varlığı hâlinde, hâkimin izniyle çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek belli bir miktar sarf edebilirler.

MK Madde 328- Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.

Babanın destek olması (ölmesi) durumunda, cenin halinde dahi olsa çocuk destekten yoksun kalan sayılacaktır. Çocuğun evlilik dışı olması, evlat edinilmiş olması ya da üvey olması destek ilişkisini etkilemez.

Desteğin Anne Babası

Medeni kanuna göre çocuklar ödeme gücüne sahip olmaları kaydı ile zaruret içindeki anne ve babalarına yardım nafakası ödemek durumundadırlar (MK Md. 364/1). Hayatın olağan akışına göre yetişkin çocuğun anne ve babası için destek sayılacağı aşikârdır. Bu sadece fiili destek anlamında değil, farazi destek anlamında da geçerlidir. Destek olacak çocuk, tam ve sağlam olarak doğması yani kişilik kazanması şartı ile ölmesi halinde anne babası için farazi destek olur.
Dikkat: İş kazaları nedeniyle ölümlerde, bu konuya bakan 21. HD. diğer dairelere göre farklı karar vermektedir. Daire maddi tazminatı şarta bağlamıştır.
İş kazası nedeniyle işçinin ölümü halinde ana ve baba yararına maddi tazminata karar verilebilmesi için ana ve babaya SGK Kurumu tarafından kısa vadeli sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması gerekmektedir. (21. Hukuk Dairesi 2015/14687 E., 2016/13412 K.)

Desteğin Kardeşleri

Normal şartlar altında kardeşlerin arasında bir destek bağı söz konusu değildir. Destek hayatta iken kardeşlerine düzenli ve devamlı olarak bakıyorsa fiili destek konusunda mahkemeye sunulacak destek durumunun ispatı nispeten daha kolaydır. Destek hayatta iken kardeşlerine bakmıyorsa ya da farazi desteklik durumunda, MK Md. 364 gereği kardeşler arasında refah durumu incelenir. Bunun kanıtlanması gerekecektir.

Desteğin Nişanlısı

Nişanlanma evlenme vaadi ile olur (MK Md. 118). Nişanlılık evlenme için kuvvetli bir karinedir. Ölen nişanlı desteğin ölüm vukua gelmeseydi evlenmesi ve nişanlısına destek olması kuvvetle muhtemel olduğundan nişanlılar birbirleri için farazi destek sayılırlar. Ancak, Yargıtay nişanlılık durumunun basit bir evlenme vaadi ile değil örf ve adetlere göre yapıldığı takdirde geçerli olacağını kabul etmektedir.

Destek ile Yasal (Resmi) Nikah Olmadan Birlikte Yaşayan

Ülkemizde evlenmenin yasal (resmi) olabilmesi için MK Md. 142’deki şekle uygun olarak yapılmış olması gerekir. Ancak, ülke gerçekleri özellikle kırsal kesimde eşlerin sadece dini nikâhla birleştiklerini göstermektedir. Ayrıca kentlerde de dini ya da resmi nikâhlı olmaksızın karı koca hayatı yaşayan çiftler mevcuttur. Yasal olmayan yollardan kurulmuş bu hayat birliktelikleri, eğer ölüm olayı olmasaydı gelecekte de devam edeceğine dair işaretler taşıyorsa taraflar arasında fiili bir bakım ilişkisinden söz etmek gerekir. Bunun için sağ kalanın ispatı gerekecektir.

Üçüncü Kişiler

Herhangi bir kimsenin yasalara, genel ahlak ve adaba, örf ve adetlere ters düşmemek şartı ile eylemli ve düzenli olarak üçüncü bir kişiye yardımda bulunuyorsa destek ilişki doğar. Yardımda bulunulanın bunu ispatı gerekir.


YARGITAY KARARLARI

BOŞANMIŞ, YENİDEN EVLENMİŞ, YENİDEN EVLENİP BOŞANMIŞ EŞİN DURUMU

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/11444

K. 2008/6663

T. 12.5.2008

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI TALEBİ ( Boşanan Eşin Aile Kavramı İçinde Bulunmadığı - Eşlerin Birbirlerine Destek Olmadıkları Kabul Edilerek Maddi ve Manevi Tazminat İsteminin Reddi Gereği )

• BOŞANAN EŞLERİN BİRBİRLERİNE DESTEK KABUL EDİLEMEYECEĞİ ( Maddi ve Manevi Tazminat İsteminin Reddi Gereği - Destekten Yoksun Kalma Tazminatı )

• DESTEK / AİLE KAVRAMI ( Boşanan Eşin Aile Kavramı İçinde Bulunmadığı - Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Talebi/Eşlerin Birbirlerine Destek Olmadıkları Kabul Edilerek İstemin Reddi Gereği )

818/m. 45, 47

DAVA : Mahkemece davacı yararına destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat hükmolunmuştur. Boşanan eş, B.K.nun 47. maddesindeki aile kavramı içinde değildir. Bu itibarla manevi tazminata hükmolunması doğru görülmemiştir. Yine boşanan eşlerin birbirlerine B.K.nun 45. maddesi anlamında destek olmadıkları kabul edilerek maddi tazminat isteminin de reddedilmesi gerekir.

DAVA : Davacı Şengül C. vd.leri vekili Avukat Murat Bakan tarafından, davalı Selim T. vasisi M. Cem T. aleyhine 17/12/2004 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/01/2007 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Davacılardan Şengül C.'a yönelen temyiz itirazına gelince; mahkemece adı geçen davacı yararına destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat hükmolunmuştur. Davalının haksız eylemi sonucu ölen ile Şengül C.'ın olaydan yaklaşık bir yıl önce boşandıkları anlaşılmaktadır. Boşanan eş, B.K.nun 47. maddesindeki aile kavramı içinde değildir. Bu itibarla manevi tazminata hükmolunması doğru görülmemiştir. Yine boşanan eşlerin birbirlerine B.K.nun 45. maddesi anlamında destek olmadıkları kabul edilerek maddi tazminat isteminin de reddedilmesi gerekmektedir. Ölen ile Şengül C.'ın boşandıkları gözetilmeden mahkemece maddi ve manevi tazminata hükmolunması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın ( 2 ) sayılı bentte açıklanan ilk bentteki nedenlerle BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde veri verilmesine, 12.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/340

K. 2012/4342

T. 19.3.2012

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Gerçekleşmiş veya Gerçekleşmesi Umulan Bir Bakım İlişkisini Gösterdiği Eylemli Bir Durumu Amaçladığından Hısımlık veya Kanuni Nafakaya Dayanmadığı - Eşi Öldükten Sonra Evlenen Eşin Destek Gereksiniminin Evlendiği Tarihte Sona Erdiği )

• DESTEK TAZMİNATI İSTEYEN EŞİN EVLENMESİ ( Eşi Öldükten Sonra Evlenen Eşin Destek Gereksiniminin Evlendiği Tarihte Sona Erdiğinin Kabulü Gereği - Sonradan Boşanmış Olmasının Desteğin Yeniden Devam Edeceği Anlamına Gelmeyeceği )

• DESTEK TAZMİNATI İSTEYEN EŞİN EVLENMESİ VE SONRADAN BOŞANMASI ( Ölen Eşinden Dolayı Talep Ettiği Tazminatı Yeniden Devam Edeceği Anlamına Gelmeyeceği - Eşi Öldükten Sonra Evlenen Eşin Destek Gereksiniminin Evlendiği Tarihte Sona Erdiği )

818/m. 45

ÖZET : Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Hukuki bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu amaçladığından hısımlık ilişkisine ya da Kanunun nafaka hakkındaki düzenlemelerine dayanmaz.

Eşi öldükten sonra yeniden evlenen davacı eşin destek gereksinimi evlendiği gün sona erdiğinden, destekten yoksun kalma tazminatının yeniden evlendiği güne kadar hesaplanması gerekir. Sonradan boşanmış olması desteğin yeniden devam edeceği anlamına gelmez.

DAVA : Davacılar ( kendisine asaleten küçük İ.'ya velayeten ) C. vdl. vekili tarafından, davalılar TEDAŞ vdl. aleyhine 21.7.2003 gününde verilen dilekçeyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.10.2010 tarihli kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar ve davalı ... Elektrik Dağıtım Dağıtım A.Ş. vekilleri taraflarından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : 1- ) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- ) Davacının diğer temyizine gelince; dava, desteğin elektrik çarpması sonucu ölümünden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davalılardan İ.'ın ( 3/8 ) ve ... Elektrik Dağıtım Müessesesinin ( 5/8 ) oranında kusurlu oldukları benimsenerek bu davalılar yönünden istem kısmen kabul edilmiş, diğer davalı N. yönünden kusuru olmadığı gerekçesiyle istem reddedilmiş, kararı davacı ve davalılardan ... Elektrik Dağıtım A.Ş. temyiz etmiştir.

Mahkemenin kabul biçimine göre de; olay, alçak gerilime temas halindeki diafonun yağmurun da etkisiyle elektrik direğinde elektrik kaçağı meydana getirmesi ve bu elektrik kaçağına davacıların desteğinin teması sonucu ölmesi biçiminde meydana gelmiş olup, davada husumet, çay ocağının ruhsat sahibi olan davalı N.'a adam çalıştıran sıfatıyla BK'nun 55. maddesi uyarınca yöneltilmiştir. Davalı İ., N.'ın çalışanı olup, N. aynı zamanda çay ocağının sahibidir. Davalı İ.'ın kusurundan Borçlar Yasası'nın 55. maddesi uyarınca davalı N. da müştereken ve müteselsilen sorumludur. Yerel mahkemece, adı geçen davalı yönünden gerekçe de gösterilmeksizin kusuru olmadığından bahisle istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

3- ) Davalılardan ... Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin diğer temyizine gelince; destekten yoksun kalma tazminatının yasal dayanağı Borçlar Yasası'nın 45. maddesi olup destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Hukuki bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu amaçladığından hısımlık ilişkisine ya da Kanunun nafaka hakkındaki düzenlemelerine dayanmaz.

Somut olayda davacı eş dava tarihinden sonra 4.4.2009 tarihinde evlenmiş ve rapor tarihinden sonra 11.3.2010 tarihinde boşanmıştır. Eşi öldükten sonra yeniden evlenen davacı eşin destek gereksinimi evlendiği gün sona erdiğinden, destekten yoksun kalma tazminatının yeniden evlendiği güne kadar hesaplanması gerekir. Sonradan boşanmış olması desteğin yeniden devam edeceği anlamına gelmez.

Yerel mahkemece, desteğin, sağ kalan davacı eşe yeniden evlenme tarihine kadar destek olacağı benimsenerek, buna göre inceleme yapılıp evlenme tarihine kadar destek miktarı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; bu husus gözetilmeyerek desteğin ölünceye kadar eşine destek olacağına dair tazminat raporuna göre karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda ( 2 ) numaralı bentte gösterilen sebeple davacılar yararına, ( 3 ) numaralı bentte gösterilen sebeple davalı ... Elektrik Dağıtım A.Ş. yararına BOZULMASINA; davacıların ve davalı ... Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki sebeplerle reddine ve temyiz eden taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde iadesine, 19.3.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/839

K. 2013/1958

T. 7.2.2013

• TRAFİK KAZASI SONUCU ÖLÜM NEDENİYLE MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Bilirkişi Raporundan Sonra Islahla Talep Sonucunun Artırıldığı - Islahla Yapılan İstemin Yeni Bir Dava Niteliği Bulunmadığı/İstek Sonucunun Artırılmış Olduğu )

• ISLAH İLE TALEP SONUCUNUN ARTIRILMASI ( Yerel Mahkemenin Islahla Artırılan Bölümün Zamanışımı Sebebiyle Reddetmiş Olmasının Hatalı Olduğu - Ayrıca Tazminat Miktarının Her Olayın Özelliğine Göre Değişebileceğinin Gözetilmesi Gereği )

• TAZMİNATIN HER OLAYIN ÖZELLİĞİNE GÖRE DEĞİŞMESİ ( Takdir Hakkı Kullanılırken Objektif Ölçülerin Dikkate Alınacağı - Eldeki Davada Belirlenen Manevi Tazminat Miktarının Az Olduğu/Ayrıca Dul Eşin Evlenme İhtimalinin de Gözetileceği )

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA ( Dul Eşin Evlenme İhtimalinin Gözetilmesi Gereği - Davacının Medeni Halinin Araştırılacağı )

• TAZMİNAT MİKTARININ HESAPLANMASI ( Mahkeme Kararında Gerekçe Bulunmadığından Belirlenen Miktarlara Ne Şekilde Ulaşıldığının Tespit Edilemediği - Trafik Kazası Sonucu Ölüm Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası/Trafik Kazası )

• DESTEĞİN BÖLÜŞÜK KUSURU ( Tazminat Miktarının Ne Şekilde Hesaplandığının Mahkeme Kararından Anlaşılamadığı )

• DUL EŞİN EVLİLİK DURUMU ( Destenten Yoksun Kalma Tazminatı - Eşin Medeni Durumunun Araştırılması Gerektiği )

6100/m. 176,177/1

818/m. 41,47

ÖZET : Dava, trafik kazası sonucu ölüm sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Bilirkişi raporundan sonra davacı, ıslah dilekçesini vererek dava dilekçesindeki talep sonucunu artırmış ve bilirkişi raporunda belirlenen zarar miktarına göre bakiye zararını istemiştir.Davacının bu istemi yeni bir dava niteliğinde olmayıp dava dilekçesindeki istek sonucunun artırılmasıdır.Mahkemece, ıslahla artırılan bölümün zamanaşımı sebebiyle reddedilmiş olması hatalıdır.Ayrıca tazminat miktarı, her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel ( objektif ) ölçülere göre uygun ( isabetli ) bir biçimde göstermelidir.Bu ilkeler gözetildiğinde, hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı azdır.Destekten yoksunluk tazminatı hesaplarında dikkat edilmesi gereken hususlardan biri, dul eşin yeniden evlenme ihtimalidir.Davacının ek rapor tarihine ( 37 yaşına ) kadar hala evlenmediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.Mahkemece davacı eşin nüfus tablosu dosya arasına getirtilerek, medeni hali belirlenmeli ve eğer eş hala evlenmemiş ise rapor tarihindeki yaşına göre evlenme ihtimali bulunup bulunmadığı hususunda ek rapor alınmalıdır.Kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir. Mahkemece hükme esas alındığı belirtilen 19.10.2011 tarihli ek raporda, davacı çocuklar yararına hesaplanan destek tazminatları, mahkemece kabul edilen miktarlardan açıkça fazladır.Bu hususta kararda gerekçe bulunmadığından, mahkemece belirlenen miktarlara ne şekilde ulaşıldığı tespit edilememiştir.Bilirkişi raporunda desteğin bölüşük kusuru sebebiyle indirim yapılmış olması da gözetildiğinde; hesaplanan miktarlardan herhangi bir indirim yapılmaması gerekir.

DAVA : Davacı N. C. vd. vekili tarafından, davalı M.A. aleyhine 21.10.2004 gününde verilen dilekçeyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.11.2011 tarihli kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan raporla dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : 1- ) Dava, trafik kazası sonucu ölüm sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, dava dilekçesinde fazlaya dair haklarını saklı tutarak maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir. Yargılamanın devamı sırasında düzenlenen tazminat bilirkişi raporunda, destek zararının istemden fazla hesaplanması üzerine; davacı, 01.11.2010 tarihli ıslah dilekçesini vererek dava dilekçesindeki talep sonucunu artırmış ve bilirkişi raporunda belirlenen zarar miktarına göre bakiye zararını istemiştir. Davacının ıslah dilekçesinde ileri sürdüğü istem, yeni bir dava niteliğinde olmayıp dava dilekçesindeki istek sonucunun artırılması biçimindedir. Bu sebeple sadece dava dilekçesine karşı ileri sürülebilecek olan zamanaşımı itirazı ıslaha karşı ileri sürülemez. Islah. 1.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176. vd. maddelerinde düzenleme altına alınmıştır. Anılan kanunun 177/1 maddesinde de ıslahın, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği açıkça düzenlenmiştir. Şu durumda, ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunulamaz. Zira ıslah, yeni bir dava olmayıp sadece dava dilekçesinde yapılan bir değişikliktir. Açıklanan yasal düzenleme karşısında; yerel mahkemece, ıslahla artırılan bölümün zamanaşımı sebebiyle reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

2- ) Borçlar Yasası'nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi ( fonksiyonu ) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum ( tatmin ) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 gün ve 7/7 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel ( objektif ) ölçülere göre uygun ( isabetli ) bir biçimde göstermelidir.

Dava konusu olayda, her ne kadar ölenin çocukları olan O. C. ve R.C. yararına takdir edilen manevi tazminat miktarları makul ise de; ölenin eşi olan davacı N. C. manevi tazminat alacağından, yerinde olmayan gerekçelerle indirim yapılması doğru değildir. Olayın oluşu, kusur durumu, adı geçen davacının ölene olan yakınlık derecesiyle yukarda açıklanan ilkeler gözetildiğinde, hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı azdır. Davacı N. C. yararına daha üst düzeyde manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

3- ) Destekten yoksunluk tazminatı hesaplarında dikkat edilmesi gereken hususlardan biri, dul eşin yeniden evlenme ihtimalinin nazara alınması keyfiyetidir. Hesaplama, bilinmeyen dönem için farazi bazı kriterlere göre yapılmakta ise de; evlenme ihtimali belirlemesinde dul eşin hesap tarihi itibariyle evlenip evlenmediği tespit edilebilir bir olgudur. Hükme esas alınan ek raporda, olay tarihinde davacının 30 yaşında olmasına ve 18 yaşından küçük iki çocuğunun bulunmasına göre evlenme ihtimali belirlenmiştir. Ancak 1974 doğumlu olan davacının ek rapor tarihine ( 37 yaşına ) kadar hala evlenmediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Şu halde, mahkemece davacı eşin nüfus tablosu dosya arasına getirtilerek, medeni hali belirlenmeli ve eğer eş hala evlenmemiş ise rapor tarihindeki yaşına göre evlenme ihtimali bulunup bulunmadığı hususunda ek rapor alınmalıdır. Kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.

4- ) Mahkemece hükme esas alındığı belirtilen 19.10.2011 tarihli ek raporda, davacı çocuklar yararına hesaplanan destek tazminatları, mahkemece kabul edilen miktarlardan açıkça fazladır. Bu hususta kararda gerekçe bulunmadığından, mahkemece belirlenen miktarlara ne şekilde ulaşıldığı tespit edilememiştir. Bilirkişi raporunda desteğin bölüşük kusuru sebebiyle indirim yapılmış olması da gözetildiğinde; hesaplanan miktarlardan herhangi bir indirim yapılmaması gerekirken aksi şekilde hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarda ( 1-2-3-4 ) numaralı bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 07.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 1979/12259

K. 1979/13116

T. 23.10.1979

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA ( Eşin evlenme şansı )

• EŞİN EVLENME ŞANSI

818/m.45

DAVA VE KARAR : Davacılar, murislerinin iş kazası sonucu ölümü üzerine uğradıkları maddi ve manevi zararın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

2 - Davalılardan, ölenin eşi Gülşehel'in genç ve bir çocuklu olduğuna göre, sosyal çevresi de nazara alınarak evlenme şansı oranının tesbit edilerek bu oranı karşılayacak miktarın maddi zarardan düşülme yapılması gerekirken bu hususun nazara alınmaması isabetsizdir.

3 - Davacılara Sosyal Sigortalar Kurumu'nca bağlanan gelirlerde bilirkişi raporunda da değinildiği gibi, 1.7.1979 tarihinden itibaren uygulanan kat sayı ile bir artma varsa maddi zararlardan bu miktarında düşünülmesi icap eder.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten davalı yararına ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.


T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 1982/5938

K. 1982/7135

T. 14.9.1982

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA ( Sağ eşin evlenme şansı )

818/m.45

506/m.26

ÖZET : Davacılar, murislerinin iş kazası sonucu ölümü ile uğradıkları maddi ve manevi zararın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

DAVA : Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : 1 - Yapılan soruşturmaya, toplanan delillere ve kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentelerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.

2 - İş kazası sonucunda ölen işçinin eşi, mahkemece evlenme şansına sahip sayılmıştır. Bu durumda maddi tazminatın hesabında, önce kabul edilen evlenme şansı, sonra da Sosyal Sigortalar Kurumu'nca yapılan yardımın peşin sermaye değerinden doğan indirim dikkate alınmalıdır. Mahkemenin hesap bilirkişisince bulunan tazminat miktarından önce Kurumun bağladığı geliri, sonra evlenme şansı oranını indirmesi yanlıştır.

3 - Davalı taraf, sağ kalan eşin sonradan evlenip boşandığını savunduğu halde mahkemece bu hususta bir araştırma yapılmamıştır. Sağ kalan eş gerçekten evlenip boşanmışsa, bu süreye ilişkin isteğinde tazminattan düşülmesi gerekir.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda ikinci ve üçüncü bentlerde yazılı nedenlerle davalı yararına ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/1480

K. 2003/3068

T. 8.4.2003

• KURUM DOKTORUNUN HATASI SONUCU ÖLÜM NEDENİYLE MADDİ TAZMİNAT ( Destek Kaybı Hesabının Murisin Ölüm Tarihi İle Eşin Sonradan Evlenmekle Destekten Çıkılan Tarih Arasında Oluştuğu Ve Bu Dönem İçin Zarar Hesabının Yapılacağı )

• HAKSIZ FİİL SONUCU ÖLÜM ( Sağ Eş İçin Destekten Yoksun Kalma Tazminatı - Murisin Ölüm Tarihi İle Eşin Sonradan Evlenmekle Destekten Çıkılan Tarih Arasında Bu Dönem İçin Zarar Hesabının Yapılacağı )

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Sağ Eşin Yeniden Evlenmiş Olduğu Nazara Alınarak Destek Kaybı Hesabının Ölüm Tarihi İle Sonradan Evlenmekle Destekten Çıkılan Tarih Arasında Oluştuğu - Haksız Fiil Sonucu Ölüm )

• MANEVİ TAZMİNAT ( Kurum Doktorunun Hatası Sonucu Ölüm Nedeniyle - Müterafık Kusur Ve Oranlarına/Duyulan Elem Ve Izdırabın Derecesine Tarafların Sosyal Ve Ekonomik Durumuna Hak Ve Nesafet Kurallarına Göre Hesaplanacağı )

818/m.41,45

506/m.24

ÖZET : Haksız fiil sonucu ölüm nedeniyle sağ eş için destek kaybı hesaplanması doğru ise de ; sağ eşin yeniden evlenmiş olduğu nazara alınarak destek kaybı hesabının ölüm tarihi ile sonradan evlenmekle destekten çıkılan tarih arasında oluştuğu ve bu dönem için zarar hesabının yapılması gerekeceğinin gözetilmesi gerekir.

Olayın oluş şekline , müterafık kusur ve oranlarına duyulan elem ve ızdırabın derecesine , tarafların sosyal ve ekonomik durumuna , hak ve nesafet kurallarına göre manevi tazminatın hesaplanması gerekir.

DAVA : Davacı, murisi Gülten Kurum doktorunun hatası nedeniyle ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme bozma uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi B. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacı M. lehine tesis edilen maddi tazminata yönelik tüm temyiz itirazlarının reddiyle, M lehine maddi tazminat nedeniyle kurulan hükmün onanmasına,

2-Haksız fiil sonucu ölüm nedeniyle mahkemece sağ eş için destek kaybı hesaplanması doğrudur. Ne var ki, sağ eşin 27.7.1998 tarihinde yeniden evlendiği dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Sağ eş için destek kaybı hesabının ölüm tarihi ile sonradan evlenmekle destekten çıkılan tarih arasında oluştuğu ve bu dönem için zarar hesabının yapılması gerekeceği Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir. Mahkemece davacı koca için yeni eşinin çalışmaması nedeniyle yüksek ücretle çalışan ölen sigortalının desteğinden yoksun kaldığı kabul edilerek evlilik tarihinden sonra da maddi zarar hesabı yapılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

3-Olayın oluş şekline, müterafik kusur oranlarına, davacının duyduğu elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna 26.6.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine ve hak ve nesafet kurullarına haksız fiilin meydana geldiği tarihe göre davacı eş A ile çocuk Merve lehine fazla miktarda manevi tazminata karar verilmesi isabetsiz olmuştur.

O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 8.4.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/8236

K. 2007/7199

T. 28.5.2007

• TRAFİK KAZASI ( Nedeniyle Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Talebi - Eşin Tekrar Evlendiği/Bakım İhtiyacı Son Bulduğundan Muhtemel Hayat Süresine Göre Hesaplanamayacağı )

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Tekrar Evlenen Eşin Bakım İhtiyacının Son Bulduğu - Muhtemel Hayat Süresine Göre Hesaplanamayacağı/Evlenme Tarihine Kadar Mümkün Olduğu )

• TAZMİNAT HESAPLAMASINDA SÜRE ( Tekrar Evlenen Eşin Bakım İhtiyacının Son Bulduğu - Evlenme Tarihine Kadar Mümkün Olacağı )

• BAKIM İHTİYACI ( Trafik Kazasında Desteğin Ölümü Nedeniyle Oluştuğu - Eşin Tekrar Evlenmesi İle Son Bulacağı/Tazminatın Tekrar Evlenme Tarihine Kadar Hesaplanacağı )

818/m. 45

ÖZET : Dava, trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Murisin eşi davacı tekrar evlenmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında desteğini yitirenin bakım süresinin dikkate alınması gerekmektedir. Davacı eşin evlenmesi gibi eylemli olarak bakım ihtiyacı son bulmuşsa destekten yoksun kalma tazminatı evlenme tarihine kadar hesaplanır. muhtemel hayat süresine göre yapılan hesaplamanın hükme esas alınarak fazla tazminata karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Davacılar Cemal mirasçıları Yasemin ve diğerleri vekili Avukat tarafından, davalılar E. İth. İhr. ve Nak. Ltd. Şti. ve diğerleri aleyhine 23/06/2005 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/05/2006 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı E. İth. İhr. ve Nak. Ltd. Şti. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalılardan E. İth. İhr. ve Nak. Ltd. Şti. tarafından temyiz edilmiştir.

Destek Cemal 04/12/2002 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat etmiştir. Murisin eşi davacı Yasemin 30/04/2005 tarihinde tekrar evlenmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında desteğini yitirenin bakım süresinin dikkate alınması gerekmektedir. Davacı eşin evlenmesi gibi eylemli olarak bakım ihtiyacı son bulmuşsa destekten yoksun kalma tazminatı evlenme tarihine kadar hesaplanır. Dava konusu olayda davacı eş 30/04/2005 tarihinde evlendiğine göre anılan davacı yönünden destek tazminatının 04/12/2002-30/04/2005 dönemi için hesaplanması gerekirken, muhtemel hayat süresine göre yapılan hesaplamanın hükme esas alınarak fazla tazminata karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ( 1 ) olu bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 28.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.




NİKAHSIZ EŞ 

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/2067

K. 2001/3447

T. 1.5.2001

• İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜM NEDENİYLE TAZMİNAT ( Standartlara Uygun Olmayan Tüp-Bilirkişi Raporları Arasında Çelişki-Nikahsız Eş )

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Nikahsız Eş )

• NİKAHSIZ EŞ İÇİN BELİRLENEN TAZMİNATTAN İNDİRİM YAPILMASI ( Destekten Yoksun Kalma Tazminatı-İş Kazası Sonucu Ölüm )

818/m.43, 45, 47

1475/m.73

ÖZET : Evlilik sözleşmesi olmaksızın birlikte yaşayan nikahsız eşin; desteğin ölümü ile nikahlı eş gibi, yaşama yaşının sonuna kadar ve özellikle yaşı, sosyal durumu, yaşadığı ortam ve aile bağları gibi nedenlerle, kocasının evinde yaşamını sürdüremeyeceği; güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terk edeceği, kendisine yeni bir yaşamı tercih edeceği üstün olasılık içinde olduğu, bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu gibi desteğin, bakiye ömrünün sonuna kadar devam etmeyeceği varsayımı göz önünde tutularak; Borçlar Kanununun 43. maddesi gereğince belirlenen tazminattan, hak ve adalete uygun bir indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.

DAVA : Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 8.059.423.569 lira maddi ve manevi tazminatın yasal faizle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalılardan Arıkan A. ile Ömer Ali K. vekillerince istenilmesi ve duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 1.5.2001 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılardan Arıkan A. vekili Avukat M.Orhan Gürsoy ve diğer davalı Ömer Ali K. Vek. A.Kemal Kandemir ile karşı taraf vekili Avukat Kazım Ertan geldiler. Diğer davalılar adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi B.Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tespit edildi.

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Dosyadaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşıldığına göre olay davalı durumunda bulunan sanayi tüplerini doldurup piyasaya arz eden ve bu yönde işletme kuran davalı sıvılaştırılmış Petrol Gazı Sanayii Tic. A.Ş.'nin de kusurlu olduğu TSE makine ve malzeme laboratuarınca düzenlenmiş 5.3.1992 tarihli raporda açıkça bellidir. Sözü edilen raporda, piyasaya arz edilen tüplerin 22 yıllık standartlara uygun olmayan, valf sistemi çalışmayan tüplerden olduğu ortaya konmuştur. Öte yandan, tüplerin restoran işyerinde yönteme uygun bir şekilde kullanılmadığı ve tehlike arz edecek biçimde çalıştırılmasına göz yumulduğu belli olmaktadır. Nitekim; dosya içeriğinde bulunan ve rücu davasında alınan kusur raporlarındaki bu yönler açıkça ortaya konmuş ve olayda % 60 oranında davalı dolum tesisleri işvereni sıvılaştırılmış Petrol Gaz Sanayii Tic. A.Ş.'nin % 40 oranında, diğer davalı restoran işletmecisi davalı Ömer Ali K. olduğu belirlenmiştir.

Şu durumda; mahkemece hükme esas alınan ve olayda, tüp bayii durumunda bulunan davalı A'a kusur veren raporla belirtilen kusur raporları ve maddi olgular arasında açık çelişki ortaya çıkmıştır.

Mahkemenin, çelişkiyi gidermeden ve iş sağlığı ve işçi sağlığı kurallarına aykırı İş Kanununun 73. maddesine uygun bulunmayan raporu hükme dayanak yaparak sonuca gitmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

3- Zararlandırıcı sigorta olayına maruz olan sigortalının eşi Gülay sigortalının nikahsız eşi olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Öte yandan, evlilik sözleşmesi olmaksızın birlikte yaşayan nikahsız eşin; desteğin ölümü ile nikahlı eş gibi, yaşama yaşının sonuna kadar ve özellikle yaşı, sosyal durumu, yaşadığı ortam ve aile bağları gibi nedenlerle, kocasının evinde yaşamını sürdüremeyeceği, güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terk edeceği, kendisine yeni bir yaşamı tercih edeceği üstün olasılık içinde olduğu, giderek, bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu gibi desteğin, bakiye ömrünün sonuna kadar devam etmeyeceği varsayımı göz önünde tutularak, Borçlar Kanununun 43. maddesi gereğince belirlenen tazminattan hak ve adalete uygun bir indirim yapılması gerektiği de tartışmasızdır.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Davalılardan Arıkan A. ile Ömer Ali K. yararına takdir edilen 97.500.000'er lira duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 01.05.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/8297

K. 2009/1773

T. 11.2.2009

• HAKSIZ FİİLDEN DOĞAN TAZMİNAT ( Nikahsız Eşin - Bakım İhtiyacının Nikahlı Eşte Olduğu Gibi Desteğin Kalan Ömrünün Sonuna Kadar Devam Etmeyeceği Varsayımı Göz Önünde Tutularak B.K'nun 43. Md. Gereğince Belirlenecek Tazminattan Hak ve Adalete Uygun Bir İndirim Yapılması Gerektiği )

• MURİSİN İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜMÜNDEN DOĞAN TAZMİNAT ( Nikahsız Eşin Desteğin Ölümü İle Nikahlı Eş Gibi Yaşama Yaşının Sonuna Kadar ve Özellikle Yaşı Sosyal Durumu Yaşadığı Ortam ve Aile Bağları Gibi Nedenlerle Kocasının Evinde Yaşamını Sürdüremeyeceği )

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Nikahsız Eşin - Desteğin Kalan Ömrünün Sonuna Kadar Devam Etmeyeceği Varsayımı Göz Önünde Tutularak B.K'nun 43. Md. Gereğince Belirlenecek Tazminattan Hak ve Adalete Uygun Bir İndirim Yapılması Gerektiği )

• NİKAHSIZ EŞİN DESTEK TAZMİNATI ( Murisin İş Kazası Sonucu Ölümünden Doğan - Desteğin Kalan Ömrünün Sonuna Kadar Devam Etmeyeceği Varsayımı Göz Önünde Tutularak B.K'nun 43. Md. Gereğince Belirlenecek Tazminattan Hak ve Adalete Uygun Bir İndirim Yapılması Gerektiği )

• ÖLENİN AİLESİ KAVRAMI ( Ölenin Yakınları Diye Yorumlanması İçin Ölen İle Aralarında Eylemli Aile ve Sevgi Bağlarının Varlığı Gerektiği )

818/m.43, 46, 47

ÖZET : Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Evlilik sözleşmesi olmaksızın birlikte yaşayan nikahsız eşin, desteğin ölümü ile nikahlı eş gibi, yaşama yaşının sonuna kadar ve özellikle yaşı, sosyal durumu, yaşadığı ortam ve aile bağları gibi nedenlerle, kocasının evinde yaşamını sürdüremeyeceği, güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terk edeceği, kendisine yeni bir yaşamı tercih edeceği üstün olasılık içinde olduğu, giderek, bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu gibi desteğin, kalan ömrünün sonuna kadar devam etmeyeceği varsayımı göz önünde tutularak, Borçlar Kanunu'nun 43. maddesi gereğince belirlenecek tazminattan hak ve adalete uygun bir indirim yapılması gerekecektir.

“Ölenin ailesi” kavramının “ölenin yakınları” diye yorumlanması için ölen ile aralarında eylemli aile ve sevgi bağlarının varlığı gereklidir. Burada önemli olan aile hukuku çevresinde yakınlık değil duygusal yakınlıktır. Kişinin ölenin yakını sayılması için ölenle aralarında yakın ilişkiler bulunması yeterlidir.

DAVA : Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Önal Aydın tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacı İ. S. B. ile davalının tüm, davacı G. Y.'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Dava iş kazası sonucu ölen sigortalının nikahsız eşi ile çocuğunun maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece davacı İ. S. B.'un maddi zararının SGK. tarafından bağlanan gelirler ile karşılandığından maddi tazminat istemini reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, davacı nikahsız eş yönünden ise maddi ve manevi tazminat istemlerinin tümden reddine karar verilmiştir.

İş kazası sonucu ölen sigortalının eşi G. Y.'ın sigortalının nikahsız eşi olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Somut olayda uyuşmazlık nikahsız eşin, ölen sigortalının desteğinden yoksun kaldığı gerekçesiyle maddi, ölümü sonucu manevi zarara uğradığı gerekçesiyle manevi tazminat isteyip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Gerçekten destek kavramı hukuki bir ilişkiyi değil fiili bir durumu ifade eder. Ne hısımlığa ve nede yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanmaz. Medeni Yasa uyarınca evlilik bağı kurulmasa bile karı-koca olarak bir araya gelerek bu amaç ve duygu ile yaşamın sürdürülmesi karşısında, kadınlar için fiilen ve düzenli olarak onun geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde yardım eden ve olayların normal akışına göre, eğer ölüm gerçekleşmeseydi gelecekte de bu yardımı sağlayacak bakım yükümlülüğünü yerine getiren erkeğin destek sayılması gerekir. Bu nedenle, nikahsız eşin iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümü nedeniyle destekten yoksun kalmaya dayalı olarak maddi tazminat davası açma hakkı vardır.

Öte yandan, evlilik sözleşmesi olmaksızın birlikte yaşayan nikahsız eşin, desteğin ölümü ile nikahlı eş gibi, yaşama yaşının sonuna kadar ve özellikle yaşı, sosyal durumu, yaşadığı ortam ve aile bağları gibi nedenlerle, kocasının evinde yaşamını sürdüremeyeceği, güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terk edeceği, kendisine yeni bir yaşamı tercih edeceği üstün olasılık içinde olduğu, giderek, bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu gibi desteğin, kalan ömrünün sonuna kadar devam etmeyeceği varsayımı göz önünde tutularak, Borçlar Kanunu'nun 43. maddesi gereğince belirlenecek tazminattan hak ve adalete uygun bir indirim yapılması gerekecektir.

Manevi tazminat istemine gelince, Borçlar Kanunu'nun 47. maddesindeki hakimin ölüm halinde ölünün ailesine manevi zarar namıyla adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebileceği bildirilmiştir. Maddedeki “ölenin ailesi” kavramını “ölenin yakınları” olarak anlamak gerekir. Ancak “ölenin ailesi” kavramının “ölenin yakınları” diye yorumlanması için ölen ile aralarında eylemli aile ve sevgi bağlarının varlığı gereklidir. Burada önemli olan aile hukuku çevresinde yakınlık değil duygusal yakınlıktır. Kişinin ölenin yakını sayılması için ölenle aralarında yakın ilişkiler bulunması yeterlidir. Somut olayda davacı Güler Yaraş ölen sigortalının karı-koca olarak bir araya gelerek yaşadığı kişi olup sigortalının ölümü nedeniyle kişiliğinde objektif bakımdan bir eksilme meydana geldiğinden manevi tazminat talep edebilecektir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davacı G. Y.'ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.02.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 1998/843

K. 1998/2117

T. 24.3.1998

• İŞ KAZASI ( Nikahsız Eşin Evlenme Şansının Yüksek Olmasının Tazminatın İndirilmesine Sebep Olması )

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Nikahsız Eşin Evlenme Şansının Yüksek Olması Dolayısıyla Tazminattan İndirim Yapılması )

• TAZMİNAT MİKTARININ TAYİNİ ( Tazminat İstiyen Nikahsız Eşin Evlenme Şansının Yüksek Olmasının İndirim Sebebi Olması )

• NİKAHSIZ EŞİN EVLENME İHTİMALİ ( İş Kazası Dolayısıyla Açılan Tazminat Davasında Nasıl Değerlendirileceği )

818/m.43

ÖZET : Murisinin işkazası sonucu ölümü nedeniyle tazminat isteminde bulunan nikahsız eşin yaşı, sosyal durumu, güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terk edeceği, kendisine yeni bir yaşam tesis edeceği üstün olasılık içinde olduğunan ve giderek bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu gibi bakiye ömrünün sonuna kadar devam etmeyeceği varsayımı göz önünde tutularak belirlenen tazminattan hak ve adalete uygun indirim yapılması gerekir.

DAVA : Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen davalılardan TTK Gen. Müd. aleyhine açılan davanın reddine, 3.162.378.500.-TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte diğer davalıdan alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi, davalılardan K.Madencilik Sanayi Tic.Ltd.Şti. vekilince istenilmesi ve duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.3.1998 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılardan K.Madencilik San.Tic.Ltd.Şti. vekili Av.G.S. ile diğer davalı TTK Gen.Müd. vekili Av.K.A. geldiler. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra, duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi Filiz Ekizoğlu tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

KARAR :

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Zararlandırıcı sigorta olayına maruz olan sigortalının eşi Zeynep'in sigortalının nikahsız eşi olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, tazminat isteminde bulunanın nikahsız eş olması, 29 yaşında ve 4 çocuklu bulunması ve sosyal durumu nazara alındığında, nikahlı eşe nazaran evlenme olasılığının daha fazla olduğu söz götürmez. Bu bakımdan, nikahsız eş için %35 oranındaki evlenme şansının az olduğu ortadadır.

Öte yandan, evlilik sözleşmesi olmaksızın birlikte yaşayan nikahsız eşin; desteğin ölümü ile nikahlı eş gibi, yaşama yaşının sonuna kadar ve özellikle yaşı, sosyal durumu, yaşadığı ortam ve aile bağları gibi nedenlerle, kocasının evinde yaşamını sürdüremeyeceği, güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terkedeceği, kendisine yeni bir yaşamı tercih edeceği üstün olasılık içinde olduğu, giderek, bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu gibi desteğin, bakiye ömrünün sonuna kadar devam etmeyeceği varsayımı göz önünde tutularak, Borçlar Kanunu'nun 43. maddesi gereğince belirlenen tazminattan hak ve adalete uygun bir indirim yapılması gerektiği de tartışmasızdır. Öte yandan; davacılar murisinin yeraltı maden işçisi olarak, yılda 180-200 gün ortalama münavebeli olarak çalışabileceği gözetilmeksizin, tam yıl çalışacağının kabulü usul ve yasaya aykırıdır.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, temyiz edenin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalılardan K. Mad. San. Tic.Ltd. Şti. yararına takdir edilen 20.000.000 lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.3.1998 tarihinde, oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

İş kazası nedeniyle nikahsız eşe maddi tazminat verilmesi Yargıtay'ın oturmuş içtihadı ile kabul edilmiştir. Burada nikahsız eşten kasıt Anadolu'da örf ve adetler gereği yapılan, çocuk sahibi olup aile düzenini nikahlı eş gibi götüren birlikteliklerdir. Bu nedenle nikahsız eş'in nikahlı eşten bir farkı olması gerekir düşüncesinden hareketle, evlenme şansının daha yüksek tutularak, daha az tazminata karar verilmesi yanında, ayrıca Borçlar Kanunu'nun 43. maddesi gereği bir indirimin de yapılması hak, adalet, nesafet kurallarına aykırı olup, tazminat hukuku yönünden de kendi içinde çelişki yaratmaktadır.

Zira bilindiği üzere evlenme şansı indiriminin yasal dayanağı BK 43. maddesidir. Aynı gerekçe ile ikinci bir indirim mükerrerliğe neden olmaktır. Ayrıca nikahlı eşe eşinin ölümü ile SSK'ca gelir bağlanmakta ve bunu ömür boyu almaktadır. Bağlanan bu gelirin hesaplanan tazminattan düşürülmesi, nikahlı eşin daha az tazminat aldığını göstermez. Zira nikahlı eşten düşülen SSK gelirlerini nikahlı eş sigortadan almaktadır. Bağlanan gelirin devamlı olması da nikahlı eş için bir ayrıcalıktır. Nikahsız eş ise sadece hesaplanan tazminatı almakta ve başkaca bir hak veya gelirden yararlanmamaktadır. Sosyal Sigortalar Kurumu yönünden durum değişmemektedir. Kurum da eşe ödediğini işverenden rücu yolu ile tahsil etmektedir. Bilindiği gibi davanın özü karşılanmayan zararların tazminidir. Anadolu'da adet ve örf gereği ömür boyu nikahsız yaşama riski ile ezilen kadını, hukuk önünde de bu derece zayıf duruma düşürmek, adalet hislerini rencide etmekten başka bir sonuç getirmez. Bu durum ülkenin sosyal yapısından kaynaklanıyorsa düzenin değiştirilmesi, güçsüzü daha güçsüzleştirmekle olmaz. Bu nedenlerledir ki, evlenme şansını yüksek tutmanın yanında BK 43. maddesi gereği ikinci bir indirim yapılmaması düşüncesiyle bozma ilamının 1. bendindeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.


YARGITAY 4. H.D E. 2004/15423 K. 2005/13451• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE ÖLÜM• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI•NİKAHSIZ EŞ

11 Temmuz 2011, 22:20

T.C.

YARGITAY 

4. HUKUK DAİRESİ 

E. 2004/15423 

K. 2005/13451 

T. 13.12.2005 

• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE ÖLÜM ( Rücuan Tazminat - Evlilik Kaydının Dosyaya Yansımamış Olması Nedeniyle Adı Geçen İçin Fazla Destek Tazminatına Hükmedilmiş Olması O Davada Taraf Olmayan Davalılara Aynen Rücu Edilmesini Gerektirmediği ) 

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Rücuan Tazminat - Resmi Nikah Yapılmadan Fiilen Bir Arada Yaşayana Destek Tazminatı Verilebileceği ) 

• EVLİLİK KAYDININ DOSYAYA YANSIMAMASI ( Adı Geçen İçin Fazla Destek Tazminatına Hükmedilmiş Olması O Davada Taraf Olmayan Davalılara Aynen Rücu Edilmesini Gerektirmediği ) 

• RESMİ NİKAH OLMAMASI ( Fiilen Bir Arada Yaşayana Destek Tazminatı Verilebileceği ) 

818/m.45 

ÖZET :

Dava hemzemin geçitte gerçekleşen trafik kazasındaki ölüm nedeniyle müteselsil sorumluluk gereğince tamamı davacı tarafından ödenen tazminatın kusurları oranında davalılara rücu edilmesi isteğine ilişkindir. 

Her ne kadar resmi nikah yapılmadan fiilen bir arada yaşayana destek tazminatı verilmesi uygunsa da; davada adı geçen Döndü Laçin'in eldeki dava dosyasına getirilen nüfus kaydına göre Ercan Alp'in ölümünden sonra 29.9.1997 tarihinde bir başkası ile resmen evlenmiş olduğu görülmektedir. O halde Döndü Laçin'e, bu evlenme tarihinden sonrası için destek tazminatı verilemez. Önceki davada bu evlilik kaydının dosyaya yansımamış olması nedeniyle adı geçen için fazla destek tazminatına hükmedilmiş olması, o davada taraf olmayan davalılara aynen rücu edilmesini gerektirmez. Bu durumda önceki davanın davacılarından Döndü Laçin'in evlenme tarihinden sonrasına ilişkin destek tazminatı düşülerek kalan miktara hükmedilmelidir. 

DAVA : 

Davacı TCDD Genel Müdürlüğü vekili Avukat Ömer Avcu tarafından, davalı Aygül Akcan vd. aleyhine 17.1.2002 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kabulüne dair verilen 10.6.2004 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 13.12.2005 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar adına kimse gelmedi, karşı taraftan davacı kurum vekili Avukat Cumhur Dalkılıç geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü: 

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 

2-Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince; dava hemzemin geçitte gerçekleşen trafik kazasındaki ölüm nedeniyle müteselsil sorumluluk gereğince tamamı davacı tarafından ödenen tazminatın kusurları oranında davalılara rücu edilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılarca temyiz edilmiştir. 

Dava konusu olayda, davalıların miras bırakanının yönetimindeki otomobil, hemzemin geçitten geçtiği sırada tren ile çarpışmıştır. Bu olayda davalıların miras bırakanı ile birlikte yanındaki yolcu Ercan Alp'de ölmüştür. Ercan Alp'in ölümü ile onun desteğinden yoksun kalanların, sadece davacı aleyhine açmış oldukları dava sonucu hesaplanan destek tazminatının tamamı kesinleşen mahkeme kararı ile davacı tarafından ödenmiştir. Söz konusu, önceki davada Ercan Alp'in nikahsız eşi Döndü Laçin için de yaşam süresinin tamamı için destek tazminatı hesaplanarak karar altına alındığı ve ödendiği de anlaşılmaktadır. 

Her ne kadar resmi nikah yapılmadan fiilen bir arada yaşayana destek tazminatı verilmesi uygunsa da; davada adı geçen Döndü Laçin'in eldeki dava dosyasına getirilen nüfus kaydına göre Ercan Alp'in ölümünden sonra 29.9.1997 tarihinde bir başkası ile resmen evlenmiş olduğu görülmektedir. O halde Döndü Laçin'e, bu evlenme tarihinden sonrası için destek tazminatı verilemez. Önceki davada bu evlilik kaydının dosyaya yansımamış olması nedeniyle adı geçen için fazla destek tazminatına hükmedilmiş olması, o davada taraf olmayan davalılara aynen rücu edilmesini gerektirmez. Bu durumda önceki davanın davacılarından Döndü Laçin'in evlenme tarihinden sonrasına ilişkin destek tazminatı düşülerek kalan miktara hükmedilmelidir. Yerel mahkemece bu yönler üzerinde durulmadan yazılı şekilde fazlaya karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. 

SONUÇ :

Temyiz olunan kararın ( 2 ) sayılı bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, davalıların diğer temyiz itirazlarının ise ( 1 ) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 13.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.



ANNE BABA

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/10947

K. 2004/3517

T. 6.4.2004

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Hak Sahipi Anne Babaya Destekten Yoksun Kalma Tazminatının Verilebilmesi Koşulları )

• SİGORTALININ ÖLÜMÜ ( Sigortalılının Sağlığında Anne Babasının Geçimlerini Sağladığının Kabulü için Hayattayken Düzenli ve Sürekli Gereksinimlerini Karşılaması Lüzumu )

• ANNE VE BABAYA GELİR BAĞLANMASI ( Sigortalılının Sağlığında Anne Babasının Geçimlerini Sağladığının Kabulü için Hayattayken Düzenli ve Sürekli Gereksinimlerini Karşılaması Lüzumu )

506/m.24

ÖZET : Hak sahipi anne-babaya destekten yoksun kalma tazminatının verilebilmesi, 506 sayılı Yasa'nın 24.maddesi uyarınca ölen sigortalılının sağlığında anne babasının geçimlerini sağladığını kabulü için sigortalının onlara sürekli düzenli ve günlük gereksiminlerini karşılayacak önemde yardımda bulunması, ana babanında durumları bakımından sigortalının bu yardımlarına gereksimleri olmasının belirlenerek SSK'ca anne babaya gelir bağlanması koşuldur.

DAVA : Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davalılardan K.Tic. A.Ş., K. Tic. Ltd. Şti. ve K.Ormancılık Tic. Ltd. Şti. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi :

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı şirketlerin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine.

2-Dava iş kazası sonucu ölen sigortalının anne-babasına destekten yoksun kalma tazminatının ödenmesine ilişkin olup mahkemece doğru olmayan yorumla davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir.

Gerçekten, hak sahipi anne-babaya destekten yoksun kalma tazminatının verile bilmesi, 506 sayılı Yasa'nın 24.maddesi uyarınca ölen sigortalılının sağlığında anne babasının geçimlerini sağladığını kabulü için Hukuk Genel Kururulunun 23.10.2002 tarih ve 2002/21-807 Esas 2002/837 Karar sayılı ilamında da açıkça belirtildiği gibi sigortalının onlara sürekli düzenli ve günlük gereksiminlerini karşılayacak önemde yardımda bulunması, ana babanında durumları bakımından sigortalının bu yardımlarına gereksimleri olmasının belirlenerek SSK'ca anne babaya gelir bağlanması koşuldur. Davaya konu olayda davacı babanın işveren olup Bağ-Kur'lu olduğundan SSK'ca gelir bağlanmamıştır. Mahkemece yapılan sosyal durum araştırmalarında Silivri de iki katlı 180 m2 yazlık evinin olduğu baba Sıtkı'nın emekli aylığı aldığı, Üsküdar'da anneüzerine bir daire olup orada oturdukları, ayrıca G Sokakta 4 daire 3 dükkandan oluşan bina sahibi oldukları baba Sıtkı'nın üzerine kayıtlı 50.000.000 TL kira gelirinin olduğu tesbit edilmiştir.

Hal böyle olunca, hak sahibi anne ve babanın zengin malvarlığı sahibi olduğu ayrıca babanın iş sahibi olup Bağ-Kur emeklisi olduğu anlaşıldığından zararlandırıcı sigorta olayı sonucu yasanın aradığı şartlarda bekar ölen çocuğunun bakımını muhtaç olmadıkları, sadece 2 ay çalışarak ölen çocuklarının sağlığında anne babasına sürekli ve düzenli olarak bakmadığı, esasen bakım gücününde olmadığı anlaşıldığından hak sahiplerinin destekten yoksun kalma tazminatı isteme hakkına sahip olmadıkları açık-seçik anlaşılmaktadır.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular tutulmaksızın davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Şirketlerin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine 6.4.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/6366

K. 2001/6823

T. 15.10.2001

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA ( Sigortalının Ölümü Halinde Anne ve Babasına Ölüm Sigortası Kolundan Aylık Bağlanabilmesi Sigortalının Sağlığında Anne ve Babasının Geçimlerini Sağlıyor Olması Koşuluna Bağlı Olduğu )

• SİGORTALININ ÖLÜMÜ ( Anne ve Babasına Ölüm Sigortası Kolundan Aylık Bağlanabilmesi Sigortalının Sağlığında Anne ve Babasının Geçimlerini Sağlıyor Olması Koşuluna Bağlı Olduğu )

• ANNE VE BABANIN GEÇİMİNİ SAĞLAMA ŞARTI ( Sigortalının Ölümü Halinde Anne ve Babasına Ölüm Sigortası Kolundan Aylık Bağlanabilmesi Sigortalının Sağlığında Sağlaması Gereği )

• ANNE VE BABAYA ÖLÜM SİGORTASINDAN AYLIK BAĞLANMASI ( Sigortalının Sağlığında Anne ve Babasının Geçimlerini Sağlıyor Olması Koşuluna Bağlı Olduğu )

506/m.69

ÖZET : Sigortalının ölümü halinde anne ve babasına ölüm sigortası kolundan aylık bağlanabilmesi, sigortalının sağlığında anne ve babasının geçimlerini sağlıyor olması koşuluna bağlıdır.

DAVA : Davacılar, ölen oğullarının maddi desteğinden yoksun kalmaları nedeniyle 01.01.1998 tarihi itibariyle ölüm aylığına hak kazandıklarının tespitine karar verilmesini istemişlerdir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün,davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

KARAR : Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 Sayılı Yasanın 69.maddesi hükmü ile sigortalının ölümü halinde anne ve babaya ölüm sigortasından aylık tahsisi için "sigortalının, sağlığında anne ve babanın geçimlerini sağlıyor olması" gerekir. Sigortalının anne ve babasıyla birlikte yaşadığı ve aralarında gelir ayırımının gözetilmediği durumlarda ise sigortalının anne ve babasının geçimini sağlayıp sağlamadığının belirlenmesinde; sigortalının yaptığı ve anne babanın dahi yararlandıkları harcamaların ortak yaşamın gereksinmelerini karşılamada ana kaynağı oluşturuyor olması halinde anne ve babanın geçimlerinin sigortalı tarafından sağlandığının kabulü gerekir. Aksi halde,yani,sigortalının yaptığı söz konusu harcamalar ortak yaşamı sürdürmede sadece kendi payına düşen katkı niteliğinde ise sigortalının sağlığında anne vebabanın geçimini sağladığından sözedilem Belirtilen nedenlerle; sigortalının ölümü tarihinde anne ve babayla birlikte oturuyor olması karşısında tarafların gelirlerinin somut biçimde belirlenmesi, anne ve babanın gelir getirici faaliyetleri, gayrimenkulleri ve sosyal güvenlik kuruluş üyelikleri olup olmadığı, sigortalı dışında 7 çocuklarının daha olduğu dikkate alınarak,bu çocukların geçimlerine katkılarının ne ölçüde olduğu da araştırılarak sonucuna göre sigortalının yaptığı ve anne babanın dahi yararlandığı harcamaların ortak yaşamın sürdürülmesinde ana kaynağı teşkil edip etmediği belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece belirtilen bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,15.10.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2012/21-1047

K. 2013/395

T. 27.3.20123

• MADDİ TAZMİNAT DAVASI ( İş Kazası Sonucu Gerçekleşen Ölüm Nedeniyle - Olay ve Dava Tarihi İtibariyle Altmış Beş Yaşını Doldurmamış Olan Davacı Annenin Hak Sahibi Olarak Ölüm Geliri Bağlanması Koşullarını Taşımadığı/Fakat Altmış Beş Yaşından Sonraki Bakiye Ömrü Dikkate Alınarak Gelir Bağlanma Koşullarının Değerlendirileceği )

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Olay ve Dava Tarihi İtibariyle Altmış Beş Yaşını Doldurmamış Olan Davacı Annenin Hak Sahibi Olarak Ölüm Geliri Bağlanması Koşullarını Taşımadığı - Altmış Beş Yaşını Doldurduğu Tarih İtibari İle Hak Sahiplerinden Artan Hisse Bulunmasa Bile Gelir Bağlanacağı )

• ÖLÜM AYLIĞI ( İş Kazası Nedeniyle İşçinin Ölümü Halinde Ana ve Baba Yararına Maddi Tazminata Karar Verilebilmesi İçin Ana ve Babaya Sosyal Güvenlik Kurumu Tarafından Kısa Vadeli Sigorta Kolundan Ölüm Geliri Bağlanması Gerektiği - Davacı Annenin Altmış Beş Yaşını Doldurduğu Tarih İtibari İle Hak Sahiplerinden Artan Hisse Bulunmasa Bile Gelir Bağlanabileceği )

• ÖLÜM GELİRİ BAĞLANMASININ KOŞULLARI ( Ölen Sigortalının Eş ve İki Çocuğuna Ölüm Aylığı Bağlanmış Olması Nedeni İle Artan Hisse Kalmadığı/Olay ve Dava Tarihi İtibariyle Altmış Beş Yaşını Doldurmamış Olan Davacı Annenin Hak Sahibi Olarak Ölüm Geliri Bağlanması Koşullarını Taşımadığı - Altmış Beş Yaşından Sonraki Bakiye Ömrü Dikkate Alınarak Gelir Bağlanma Koşullarının Değerlendirileceği )

506/m.24

818/m.45

5510/m.20,29

ÖZET : Dava, iş kazası sonucu gerçekleşen ölüm nedeniyle, ana ve babanın maddi tazminat istemine ilişkindir. İş kazası nedeniyle işçinin ölümü halinde ana ve baba yararına maddi tazminata karar verilebilmesi için ana ve babaya Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kısa vadeli sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması gerekmektedir. Kendilerine gelir bağlanan ana ve babanın destekten yararlandığı varsayılmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'nın yazısı ile ölen sigortalının eş ve iki çocuğuna ölüm aylığı bağlanmış olması nedeni ile artan hisse kalmadığı, hak sahiplerinden birinin herhangi bir sebeple aylık/gelirinin kesilmesi halinde de durumunda herhangi bir değişiklik olmayacağından anneye aylık bağlanma imkanı bulunmadığının bildirilmiş olması nedeniyle, 1955 doğumlu olup olay ve dava tarihi itibariyle 65 yaşını doldurmamış olan davacı annenin hak sahibi olarak 5510 sayılı Kanunun 20 maddesine göre ölüm geliri bağlanması koşullarını taşımadığı açıktır. Bu nedenle Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması için tespit davası açması için önel verilerek sonucunun beklenmesi sonucu etkilemeyecektir. Ne var ki davacının 65 yaşını doldurduğu tarih itibari ile hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunmasa bile her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirlerin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklardan hak kazanılan gelir ve aylıklar dışında gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması halinde % 25 oranında gelir bağlanacak olması nedeniyle, davacının 65 yaşından sonraki bakiye ömrü dikkate alınarak, gelir bağlanma koşulları değerlendirilip hesap yapılması için ek bilirkişi raporu alınıp Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanacak muhtemel ölüm gelirlerinin, ilk peşin sermaye değeri düşülerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki “Tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gebze 2. İş Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.12.2009 gün ve 2008/335 E.-2009/867 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin 26.09.2011 gün ve 2010/4291 E.-2011/7322 K.sayılı ilamı ile;

( … 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.

2-Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece ölen sigortalının babasının emeklilik aylığı aldığı gerekçesiyle bu davacının maddi tazminat isteminin reddine, annenin maddi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümü durumunda dava tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasa'nın 24. ve halen yürürlükte olan 5510 Sayılı yasanın 20.maddesinin belirlediği koşulların gerçekleşmesi ile ana ve babasına gelir bağlanmaktadır. Sigortalının iş kazasında öldüğü 15.12.2005 tarihinde yürürlükte bulunan; 506 sayılı Yasanın 23.maddesinde ölen sigortalının yıllık kazancının %70'inin %50'si oranında dul eşine, %25'i oranında çocuklarının her birine gelir olarak bağlanacağı, 24. maddesinde ise “sigortalının ölümü tarihinde eşine ve çocuklarına bağlanması gereken gelirlerin toplamının sigortalının yıllık kazancının %70'inden aşağı olması halinde artanının eşit hisseler halinde sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına gelir olarak verileceği, ancak bunların her birinin hissesinin sigortalının yıllık kazancının %70'inin dörtte birini geçemeyeceği, sigortalının ölümü ile eşine ve çocuklarına bağlanabilecek gelirlerinin toplamının, sigortalının yıllık kazancının %70'inden aşağı değilse ana ve babasının gelir bağlanma haklarının düşeceği, 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 20. maddesinde iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine, 17. madde gereğince tespit edilerek aylık kazancının %70'inin 55. maddenin ikinci fıkrasına göre güncellenerek 34. madde hükümlerine göre gelir olarak bağlanacağı, 34. maddesinde ise dul eşine %50'si şartlarını oluşması halinde çocuklarının her birine %25i oranında aylık bağlanacağı, hak sahibi eş ve çocuklardan ortak hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya toplam %25i oranında; ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla %25'i oranında aylık bağlanacağı bildirilmiştir.

Bu tür davalarda; haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin belirlenen maddi tazminattan düşülmesi gerekir. Bu bakımdan davanın niteliği gözönünde tutularak öncelikle Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından gelir bağlanıp bağlanmayacağı kesin olarak saptanmalıdır.

Yapılacak iş; davacı anne Emine 'ye yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince iş kazası sigorta kolundan kendisine ölüm geliri bağlanması için Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına yaptığı başvurunun reddedildiği anlaşılmakla SGK Başkanlığına karşı iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması için tespit davası açmak üzere önel vermek ve çıkacak sonuca göre karar vermektir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır... ),

Gerekçesiyle oybirliği ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, iş kazası sonucu gerçekleşen ölüm nedeniyle, ana ve babanın maddi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı vekili; Davacıların oğlu olan Özcan'ın işçi olarak çalışmakta iken davalı Aydın'ın kullandığı, diğer davalı S... Ltd. Şti. ye ait 41 ... ... plakalı kamyonda seyir halinde iken 15.12.2005 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu hayatını kaybettiğini belirterek, davacı Abdullah için 15.000,00 YTL, Emine için ise 33.000,00 YTL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ( sigorta şirketinin poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere ) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, baba Abdullah' ın emekli olması nedeni ile maddi tazminat isteminin reddine, anne Emine'nin ise ev hanımı olduğu, geliri bulunmadığı, ölen çocuğunun desteğinden ölümüne kadar fiilen, sürekli olarak yararlandığı ve desteğine ihtiyacı olduğu gerekçesi ile maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Davalılar vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, yerel mahkemece önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.

Hükmü temyize davalılar vekilleri getirmiştir.

6352 sayılı Kanun ile 5521 sayılı Kanuna eklenen Geçici 2. maddesi uyarıca yapılan inceleme sonrasında Özel Daire'ce, bozma ilamı gerekçesindeki açıklamalar gözetildiğinde, Mahkemenin direnme kararının yerinde görülmediği belirtilerek, dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na gönderilmesine karar verilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacı annenin 5510 sayılı Kanunun 29. maddesi uyarınca ölüm gelirine hak kazanıp kazanmadığının tespiti için Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'na karşı dava açılması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce, destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin yasal düzenleme ve bu tazminatın hukuki niteliğinin üzerinde durulmasında yarar vardır.

Destekten yoksun kalma tazminatı 818 sayılı Borçlar Kanununun 45/II.maddesinde düzenlenmiş olup, “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” şeklinde hükme bağlanmıştır.

Bu maddede, haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan, ancak bu haksız fil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi güçlü olasılık içinde bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır.

Yasa metninden de anlaşıldığı üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır. Bu tazminatın amacı, ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kimselere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayının bu süreci kesmesi sonucu destekten yararlanan kimselerin uğradıkları zararın peşin ve toptan şekilde tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki durumlarına kavuşturulmasıdır. Eş söyleyişle amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.

Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde; “Destekten Yoksun Kalma Tazminatı eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” vurgulanmıştır.

İş kazası nedeniyle işçinin ölümü halinde ana ve baba yararına maddi tazminata karar verilebilmesi için ana ve babaya Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kısa vadeli sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması gerekmektedir. Kendilerine gelir bağlanan ana ve babanın destekten yararlandığı varsayılmaktadır. Bu nedenle mükerrer ödemeyi önlemek için tespit edilen tazminat miktarından bağlanan gelirlerin peşin sermaye değeri düşülmelidir.

Sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümü durumunda anne ve babaya ölüm geliri bağlanması koşullarının belirlenmesi ile ilgili yasal düzenlemelerin gelişimine baktığımızda;

4958 sayılı Kanunun 35. maddesi ile 506 sayılı Kanunun 24/1. maddesinde yapılan değişiklikten önce, yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanunun 24. maddesine göre; ana ve babanın gelire hak kazanabilmesinin birinci koşulu, sigortalının ölümü tarihinde, eş ve çocuklarına bağlanması gereken gelir toplamının, sigortalının saptanan gelirinin % 70'inden aşağı olması, ikinci koşulu ise, ölen sigortalının sağlığında onların geçimini sağlamış olması kabul edilmekte iken, anılan maddede 4958 sayılı Kanunun 35. maddesi ile yapılan 29.7.2003 tarihli değişiklikle “Sigortalının ölümü tarihinde eşine ve çocuklarına bağlanması gereken gelirlerin toplamı, sigortalının yıllık kazancının % 70 inden aşağı ise, artanı, eşit hisseler halinde sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına gelir olarak verilir. Ancak, bunların her birinin hissesi sigortalının yıllık kazancının % 70 inin dörtte birini geçemez.

Sigortalının ölümü ile eşine ve çocuklarına bağlanabilecek gelirlerin toplamı, sigortalının yıllık kazancının % 70 inden aşağı değilse ana ve babanın gelir bağlanma hakları düşer.” denilerek sigortalının ana vebabasına gelir bağlanması için “sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan” biçiminde değiştirilerek “sigortalının sağlığında anne ve babanın geçimini sağlama” koşulundan vazgeçilmiştir.

01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun hak sahiplerine gelir bağlanılması ile ilgili 20/1. maddesinde, İş kazası veya meslek hastalığına bağlı nedenlerden dolayı ölen sigortalının hak sahiplerine, 17 nci madde gereğince tespit edilecek aylık kazancının % 70'i, 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre güncellenerek 34 üncü madde hükümlerine göre gelir olarak bağlanacağı, 34/d maddesinde ise hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya toplam % 25'i oranında; ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla toplam % 25'i, oranında aylık bağlanacağı kabul edilmiştir.

Söz konusu değişiklikle, ana ve babaya gelir bağlanabilmesi için birinci olarak hak sahibi eş ve çocuklara bağlanan gelirlerden artan hisse bulunması, ikinci olarak ana ve babanın her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirlerden asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklardan hak kazanılan gelir ve aylıklar dışında gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması koşulu ile toplam % 25 oranında gelir bağlanacağı kabul edilmiştir. Ayrıca ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunmasa bile ana ve babanın her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirlerden asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklardan hak kazanılan gelir ve aylıklar dışında gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması koşulu ile toplam % 25 oranında gelir bağlanacağı benimsenmiştir.

Yeri gelmişken kanunların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kuralların incelenmesinde yarar vardır.

Kural olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir. Ancak şu husus da belirtilmelidir ki, devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural “derhal yürürlüğe girme” niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Tamamlanmış hukuki durumları yeni yasa veya düzenleyici kuralın etkilememesi, onlar üzerinde hukuki sonuç doğurmaması ise kazanılmış hakları saklı tutma amacı gütmektedir.

Yasaların zaman yönünden uygulanmalarında temel kural bu olmakla beraber, yasada yürürlüğe ilişkin özel bir düzenlemenin bulunmaması, 5510 sayılı Kanunun 20 maddesinin bir yürürlük maddesi olmayıp, kısa vadeli sigorta kolundan ölüm gelirinin bağlanması yönünden bir düzenleme içermesi karşısında sosyal güvenlik kurallarının niteliği nedeniyle lehe olan düzenlemenin uygulanması gerekmektedir ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.04.2005 gün, 2005/10-183 E., 241 K. sayılı kararı )

Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında, somut olay değerlendirildiğinde, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'nın 29.01.2009 tarihli yazısı ile 15.12.2005 tarihinde ölen sigortalı Özcan'ın eş ve iki çocuğuna ölüm aylığı bağlanmış olması nedeni ile artan hisse kalmadığı, hak sahiplerinden birinin herhangi bir sebeple aylık/gelirinin kesilmesi halinde de durumunda herhangi bir değişiklik olmayacağından anne Emine'ye aylık bağlanma imkanı bulunmadığının bildirilmiş olması nedeniyle, 1955 doğumlu olup olay ve dava tarihi itibariyle 65 yaşını doldurmamış olan davacı anne Emine'nin hak sahibi olarak 5510 sayılı Kanunun 20. maddesine göre ölüm geliri bağlanması koşullarını taşımadığı açıktır.

Bu nedenle Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması için tespit davası açması için önel verilerek sonucunun beklenmesi sonucu etkilemeyecektir.

Ne var ki davacının 65 yaşını doldurduğu tarih itibari ile hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunmasa bile her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirlerin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklardan hak kazanılan gelir ve aylıklar dışında gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması halinde % 25 oranında gelir bağlanacak olması nedeniyle, davacının 65 yaşından sonraki bakiye ömrü dikkate alınarak, gelir bağlanma koşulları değerlendirilip hesap yapılması için ek bilirkişi raporu alınıp Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanacak muhtemel ölüm gelirlerinin, ilk peşin sermaye değeri düşülerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Yukarda açıklanan değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı Kanunun 8/ son maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.03.2013 gününde yapılan ikinci görüşmede oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

17. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/9422

K. 2013/6530

T. 7.5.2013

• TRAFİK KAZASINDAKİ ÖLÜMDEN KAYNAKLANAN DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Ölenin Anne Baba ve Küçük Kardeşe Desteklik Durumu Olmadığı Anlaşılmasına Göre Bu Davacılar Hakkında Tazminata Hükmedilemeyeceği )

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Trafik Kazasındaki Ölümden Kaynaklanan - Ölenin Anne Baba ve Küçük Kardeşe Desteklik Durumu Olmadığı/Bu Davacılar Hakkında Destekten YoksunKalma Tazminatına Hükmedilmesinin İsabetli Görülmediği )

• DESTEK DURUMU ( Trafik Kazasındaki Ölümden Kaynaklanan - Ölenin Anne Baba ve Küçük Kardeşe Desteklik Durumu Olmadığı Anlaşılmasına Göre Bu Davacılar Hakkında Tazminata Hükmedilemeyeceği )

818/m.45

ÖZET : Dava, trafik kazasındaki ölümden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir. Mahkemece ölen Fatih'in, anne, baba ve küçük kardeşi İsmail'e destek olup olmadığı yönünden davacıanne-babanın sosyal ve ekonomik durumlarının tespiti bakımından yapılan araştırmada, annenin arsaları ve üç katlı evinin bulunduğu, bu evlerden birinde eşiyle ve küçük İsmail ile yaşadıkları, diğer bir katta da ölenin eşi ve çocuğuyla birlikte yaşadığı, babanın ise emekli maaşı aldığı ve arsasının olduğu, iş bulduğunda inşaatlarda çalıştığı, ölenden başka destek olabilecek başka reşit kardeş de bulunduğu anlaşılmış, tanık beyanlarından da ölenin eşi ve çocuğuyla annesinin evinde bir alt katta oturdukları, anne ve babasının evinde yemek yedikleri, elektrik-su faturalarının dahi baba Senai tarafından ödendiği ifade edilmiş olduğu halde, ölenin anne, baba ve küçük kardeş İsmail'e desteklik durumu olmadığı anlaşılmasına göre bu davacılar hakkında destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi isabetli görülmemiştir. Bu halde, mahkemece, davacılar anne, baba ve küçük kardeş İsmail'in destek tazminatı alamayacağı ihtimaline göre bilirkişi raporunda hesaplanan davacı Ayşe'nin alacağı destek tazminatına hükmolunması gerekir.

DAVA : Taraflar arasında tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar S. S.'a velayeten kendisine asaleten A. K. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, davalıların trafik sigortacısı, malik ve sürücüsü olduğu aracın yaya muris Fatih'e 09/03/2010 tarihinde çarparak ölümüne neden olduğunu, baba Senai için 11.693.69 TL, anne Feride için 22.402,44 TL, kardeş ismail için 1.794, 05 TL, kardeş Safiye için 500 TL, eş Ayşe için 131.958,45 TL, çocuk S. S. için 29.140,73 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve toplam 55.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı sigorta vekili, davanın reddini istemiştir.

Diğer davalılar, yargılama sırasında davacılara manevi tazminat ödendiğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanıIarak, ölenin eş ve çocukları dışında anne ve babasıyla kardeşlerinden İsmail'in de destekten yoksun kaldıkları gerekçesiyle, eş Ayşe için 114.774,02 TL, çocuk S. S. için 29.140,73 TL, anne Feride için 22.402,44 TL, baba Senai için 11.693,69 TL, kardeş İsmail için 1.794,05 TL olmak üzere toplam 179.804,93 TL alacağın davalılardan ( davalı sigorta 175.000 TL'den sorumlu olacak şekilde ) tahsiline, davacı Ayşe'nin fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacı Safiye'nin maddi tazminat davasının reddine, davacılardan Ayşe ve S.'in manevi tazminat davalarının konusuz kalması nedeniyle bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacıların manevi tazminat davalarının feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, kararı davacılar S. S.'a velayeten kendisine asaleten Ayşe K. vekili temyiz etmiştir.

1 )Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar Ayşe ve S. S. vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2 )Dava, trafik kazasındaki ölümden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.

Destekten yoksun kalma tazminatı, 818 sayılı BK'nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; "Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir." şeklinde hükme bağlanmıştır.

Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettiriimesidir.

Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK'nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen iledestekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.

818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.

O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.

Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardanyoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan,destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı ).

Mahkemece ölen Fatih'in, anne, baba ve küçük kardeşi İsmail'e destek olup olmadığı yönünden davacı anne-babanın sosyal ve ekonomik durumlarının tespiti bakımından yapılan araştırmada, annenin arsaları ve üç katlı evinin bulunduğu, bu evlerden birinde eşiyle ve küçük İsmail ile yaşadıkları, diğer bir katta da ölenin eşi ve çocuğuyla birlikte yaşadığı, babanın ise emekli maaşı aldığı ve arsasının olduğu, iş bulduğunda inşaatlarda çalıştığı, ölenden başka destek olabilecek başka reşit kardeş de bulunduğu anlaşılmış, tanık beyanlarından da ölenin eşi ve çocuğuyla annesinin evinde bir alt katta oturdukları, anne ve babasının evinde yemek yedikleri, elektrik-su faturalarının dahi baba Senai tarafından ödendiği ifade edilmiş olduğu halde, ölenin anne, baba ve küçük kardeş İsmail'e desteklik durumu olmadığı anlaşılmasına göre bu davacılar hakkında destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi isabetli görülmemiştir.

Bu halde, mahkemece, davacılar anne, baba ve küçük kardeş İsmail'in destek tazminatı alamayacağı ihtimaline göre bilirkişi raporunda hesaplanan davacı Ayşe'nin alacağı destek tazminatına hükmolunması gerekirken yazılı şekilde verilen karar doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

3 )Kabule göre de, davacıların birlikte dava açmaları objektif dava birleşmesi niteliğinde olup davacılar ihtiyari dava arkadaşı konumundadırlar. Bu halde, mahkemece her bir davacı lehine hükmedilen tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.'nin 12. maddesi gereğince ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, hükmolunan toplam tazminat miktarı üzerinden vekalet ücretinin hesaplanması doğru olmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) ve ( 3 ) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün davacılar S. S. K. ve Ayşe K. yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar S. S. K. ve Ayşe K.'a geri verilmesine, 07.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu karar, kullanıcılarımızdan Sayın Avukat Gökmen KESKİNSOY tarafından gönderilmiştir.


T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2014/3944

K. 2014/5599

T. 24.3.2014

• KURUM TARAFINDAN KARŞILANAMAYAN ZARAR (Haksız Zenginleşmeyi ve Mükerrer Ödemeyi Önlemek İçin Kurum Tarafından Hak Sahiplerine Bağlanan Gelirin Peşin Sermaye Değerinin Belirlenen Tazminattan Düşülmesi Gerektiği)

• İŞ KAZASI SONUCU MALULİYETTEN DOĞAN TAZMİNAT (Davacıların Sosyal Güvenlik Kuruluşlarına Tâbi Çalışması veya 2022 S. Kanuna Göre Bağlanan Aylık Hariç Olmak Üzere Buralardan Her Ne Ad Altında Olursa Olsun Gelir veya Aylık Alması Nedeniyle Davacılara Gelir Bağlanmamışsa Davacıların Ölenin Desteğinde Olmayacakları Kabulüne Göre Maddi Tazminat Davalarını Reddetmek Gerektiği)

• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT (İş Kazası Nedeniyle Tazminat - Haksız Zenginleşmeyi ve Mükerrer Ödemeyi Önlemek İçin Kurum Tarafından Hak Sahiplerine Bağlanan Gelirin Peşin Sermaye Değerinin Belirlenen Tazminattan Düşülmesi Gerektiği)

• İŞ KAZASI SONUCU GELİR BAĞLANMASI (Hak Sahiplerine SGK Tarafından İş Kazası Nedeniyle Gelir Bağlanıp Bağlanmadığının Araştırılması Gelir Bağlanmış İse Bağlanan Gelirin Peşin Sermaye Değerinin Tazminattan Düşülmesi Gelir Bağlanmamış İse Bu Yön Hak Sahibinin Tazminat Hakkını Doğrudan Etkileyeceğinden Hak Sahibine Gelir Bağlanması İçin SGK Başkanlığına Karşı Dava Açması İçin Önel Verilmesi Gerektiği)

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI İSTEME HAKKI (İş Kazası Nedeniyle Tazminat - Hak Sahibi Tarafından Kurum Aleyhine Açılan Davada 506 S. Yasa'nın 24. Md.nin Öngördüğü Koşulların Oluşmadığının Saptanması Durumunda Hak Sahibine Gelir Bağlanmayacağı Giderek Hak Sahibinin Destekten Yoksun Kalma Tazminatı İsteme Hakkına Sahip Olmayacağı)

506/m.24

ÖZET : Dava nitelikçe Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan maddi zararın giderilmesi istemine ilişkin olduğundan haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin belirlenen tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir. Bu bakımından davanın niteliği gözetilerek öncelikle hak sahiplerine SGK tarafından iş kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması gelir bağlanmış ise bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gelir bağlanmamış ise bu yön hak sahibinin tazminat hakkını doğrudan etkileyeceğinden hak sahibine gelir bağlanması için SGK Başkanlığına karşı dava açması için önel verilmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır. Hak sahibi tarafından Kurum aleyhine açılan davada 506 sayılı Yasa'nın 24. maddesinin öngördüğü koşulların oluşmadığının saptanması durumunda, hak sahibine gelir bağlanmayacağı giderek hak sahibinin destekten yoksun kalma tazminatı isteme hakkına sahip olmayacağı açık seçiktir.

Somut olayda davacı anne ve babanın SGK'na iş kazası sigorta kolundan kendilerine gelir bağlanması için müracaatta bulunmadıklarının anlaşılmasına göre Mahkemece yapılacak öncelikli iş davacı anne vebabanın vefat eden çocuklarından ötürü kendilerine gelir bağlanması noktasında SGK'na müracaatta bulunmasını sağlamak, buraca davacı anne ve babaya gelir bağlanır ise bu davacıların destekten yoksunkalma zararlarını hesaplatıp hesaplanan tazminattan Kurum tahsislerinin ilk peşin sermaye değerinin rücuya tabi kısmını düşerek maddi tazminat davası bakımından neticeye gitmek, eğer Kurum müracaatlarına rağmen davacı anne ve babaya gelir bağlamaz ise bu kez Kurumun davacılara gelir bağlamama sebebini araştırmak, eğer davacıların Sosyal Güvenlik kuruluşlarına tâbi çalışması veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık alması nedeniyle davacılara gelir bağlanmamışsa davacıların ölenin desteğinde olmayacakları kabulüne göre maddi tazminat davalarını şimdiki gibi reddetmek, aksi halde ise yani Kurumun ret sebebinin yukarıda sayılan hususlar dışında bir nedene dayanması halinde ise yine davacıların destekten yoksun kalma zararlarını hesaplatılarak karar verilmelidir.

DAVA : Davacılar, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davacılar ile davalılardan T... Ltd. ile G... Anonim Şirketi vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Dursun Sabay tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, kararın dayandığı gerektirici nedenlere göre temyiz eden davalı şirketler T... Ltd Şti ve G... A.Ş. vekillerinin tüm, davacı anne S.Ö. ile baba M.Ö. vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine;

2-Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahibi olan yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece, maddi tazminat davalarının reddine, davacı anne ve baba için 10.000,00'er TL, kardeşler için ise 5.000,00'er TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiştir.

Davanın bir yönüyle yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 24. maddesinde ana ve babaya gelir bağlanması şartları gösterilmiş olup 4958 sayılı yasanın 35. maddesi ile getirilen değişiklikten önce geçimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana, babaya gelir bağlanacağı belirtilmesine rağmen 4958 sayılı yasanın 35. maddesi ile getirilen değişiklikle sigortalı tarafından hak sahiplerinin geçiminin sağlaması şartının kaldırıldığı, yerine “Sosyal Güvenlik kuruluşlarına tâbi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana vebabasına gelir bağlanması” koşulu getirilmiştir.

Dava nitelikçe Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan maddi zararın giderilmesi istemine ilişkin olduğundan haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin belirlenen tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir. Bu bakımından davanın niteliği gözetilerek öncelikle hak sahiplerine SGK tarafından iş kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması gelir bağlanmış ise bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gelir bağlanmamış ise bu yön hak sahibinin tazminat hakkını doğrudan etkileyeceğinden hak sahibine gelir bağlanması için SGK Başkanlığına karşı dava açması için önel verilmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır. Başka bir anlatımla, hak sahibi tarafından Kurum aleyhine açılan davada 506 sayılı Yasa'nın 24. maddesinin öngördüğü koşulların oluşmadığının saptanması durumunda, hak sahibine gelir bağlanmayacağı giderek hak sahibinin destekten yoksun kalma tazminatı isteme hakkına sahip olmayacağı açık seçiktir.

Somut olayda davacı anne ve babanın SGK'na iş kazası sigorta kolundan kendilerine gelir bağlanması için müracaatta bulunmadıklarının anlaşılmasına göre Mahkemece yapılacak öncelikli iş davacı anne vebabanın vefat eden çocuklarından ötürü kendilerine gelir bağlanması noktasında SGK'na müracaatta bulunmasını sağlamak, buraca davacı anne ve babaya gelir bağlanır ise bu davacıların destekten yoksunkalma zararlarını hesaplatıp hesaplanan tazminattan Kurum tahsislerinin ilk peşin sermaye değerinin rücuya tabi kısmını düşerek maddi tazminat davası bakımından neticeye gitmek, eğer Kurum müracaatlarına rağmen davacı anne ve babaya gelir bağlamaz ise bu kez Kurumun davacılara gelir bağlamama sebebini araştırmak, eğer davacıların Sosyal Güvenlik kuruluşlarına tâbi çalışması veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık alması nedeniyle davacılara gelir bağlanmamışsa davacıların ölenin desteğinde olmayacakları kabulüne göre maddi tazminat davalarını şimdiki gibi reddetmek, aksi halde ise yani Kurumun ret sebebinin yukarıda sayılan hususlar dışında bir nedene dayanması halinde ise yine davacıların destekten yoksun kalma zararlarını hesaplatıp tüm delilleri bir arada değerlendirerek neticesine göre karar vermekten ibarettir.

O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan T... Yapılar Ltd. ile Gülermak Anonim Şirketi'ne yükletilmesine, 24.03.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/13191

K. 2007/15103

T. 29.11.2007

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Trafik Kazası Nedeniyle - Anne ve Babanın Varlıklı Olmaları Çocukların Desteğine İhtiyaç Duymadıkları veya İleride Duymayacakları Sonucunu Doğurmadığı )

• DESTEĞİNİ KAYBEDEN BABANIN ÇALIŞIP GELİR ELDE ETMESİ ( Yararına Destek Tazminatına Hükmedilmesine Engel Olmadığı )

• TRAFİK KAZASINDA DESTEĞİN ÖLÜMÜNDEN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVASI ( Anne ve Babanın Varlıklı Olmaları Çocukların Desteğine İhtiyaç Duymadıkları veya İleride Duymayacakları Sonucunu Doğurmadığı )

818/m.45

ÖZET : Dava, trafik kazasından kaynaklanan desteğin ölümü nedeniyle tazminat talebine ilişkindir. Davacı, ölenin babası olarak, desteği oğlunun ölümünden dolayı destekten yoksun kalma tazminatı istemiştir.

Genel yaşam deneyimleri ve hayatın olağan akışı, yetişkin bir insanın anne ve babasına her halükarda ve belirli bir düzeyde destek olacağını gösterir. Bu desteğin miktarı, tarafların yaşam düzeyi, sağlık, sosyal ve ekonomik durumları ile orantılı olarak miktar bakımından değişebilir, ancak, çocuğun hiç destek olamayacağı kabul edilemez. Destek, mutlaka para veya maddi katkı şeklinde olmayabilir. Çeşitli hizmet ve yardımlarla da destek olunabilir. Anne ve babanın varlıklı olmaları, çocukların desteğine ihtiyaç duymadıkları veya ileride duymayacakları sonucunu da doğurmaz. Bu nedenle, onyedi yaşındaki oğlunu kaybeden davacı babanın çalışıp gelir elde etmesi, yararına destek tazminatına hükmedilmesine engel değildir.

DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan desteğin ölümü nedeniyle tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 06.06.2007 günlü ve 2006/9130 - 2007/7685 sayılı ilamıyla taraflar yönünden onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacılar vekili ve davalılardan G. Dekorasyon Ltd. Şti. vekilleri taraflarından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK'nın 440 - 442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : 1- Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirine uygun olmayan davacılardan Haskar B., Ercan B., Nurcan B., Nursel B., Erkan B., Çiğdem B. ve Didem B. ile davalının tüm ve davacı Hasan B.'nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan karar düzeltme itirazları reddedilmelidir.

2- Davacı Hasan B.'nin diğer karar düzeltme itirazına gelince; dava, trafik kazasından kaynaklanan desteğin ölümü nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş, karar, tarafların temyizi üzerine dairece onanmıştır. Bu defa, davacılar ile davalılardan G. Dekorasyon Limited Şirketi'nin karar düzeltme istemleri üzerine dosya yeniden incelenmiştir.

Davacılardan Hasan B. de ölenin babası olarak, desteği oğlunun ölümünden dolayı destekten yoksun kalma tazminatı istemiştir. Mahkemece, davacı Hasan B.'nin çalışıp gelir elde ettiğinden dolayı destektenyoksun kalma tazminatı istemi reddedilmiştir. Ölen, olay tarihinde 17 yaşındadır. Genel yaşam deneyimleri ve hayatın olağan akışı, yetişkin bir insanın anne ve babasına her halükarda ve belirli bir düzeyde destek olacağını gösterir. Bu desteğin miktarı, tarafların yaşam düzeyi, sağlık, sosyal ve ekonomik durumları ile orantılı olarak miktar bakımından değişebilirse de çocuğun hiç destek olamayacağı kabul edilemez. Zira, destek mutlaka para veya maddi katkı şeklinde olmayabilir. Bunun dışında çeşitli hizmet ve yardımlar ile de destek olunabilir. Anne ve babanın varlıklı olmaları çocukların desteğine ihtiyaç duymadıkları veya ileride duymayacakları sonucunu da doğurmaz. Tüm bu nedenlerle, davacı baba çalışıp gelir elde ediyor olsa bile destek tazminatı verilmesi gerekir. Mahkemenin bu yönü gözetmemesi kararın davacı Hasan B. yararına bozulmasını gerektirirse de, karar onanmış bulunduğundan davacının karar düzeltme istemi HUMK'nın 440-442. maddeleri uyarınca kabul edilmeli, onama kararı kaldırılmalı ve karar gösterilen nedenlerle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacılardan Hasan B.'nin karar düzeltme isteğinin kabulüne; onama ilamının kaldırılarak kararın yukarıda ( 2 ) no.'lu bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, davalının ve Hasan B. dışındaki davacıların tüm ve davacı Hasan B.'nin öteki karar düzeltme itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve aşağıda yazılı karar düzeltme ret harcının 27,00 YTL'sinin Hasan B.'den gayrı davacılara, 27,00 YTL'sinin de davalı şirkete yükletilmesine ve peşin alınan harçların bundan mahsubuna, 29.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.